This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
“ Bu köpeği bu alanda görmek, birisinin anama sövmesi gibi bir şey. Kendimi nasıl da çaresiz hissediyorum, sanki bütün atmosfer üstüme kapandı. Sanki ben bunu burada göreyim diye birisi kasıtlı olarak gönderdi miting alanına”…
Hava serin olmasına karşın alnında boncuk boncuk biriken terler...
Bir kişilik karakteri tanımlamasının “oyuncak” olarak üretildiğini yeni duydum. Küçüklüğümden beri “ her devrin adamlarına” ekmediği yerden biçen” sözüm ona uyanıklara, insan suretinde görünmesine karşın bazen başını kıç, çoğunlukla da kıçını “baş” olarak kullananlara bu isimle hitabedilirdi...
O uzun yolculuğa başladığın şehrin çıkışında, aracı süren arkadaşını terslercesine “ kapat be şu radyoyu… Arabesk, arabesk” diye söylendiğinde, sürücü arkadaşın alaylı bir tavırla “tamam tamam” deyip radyoyu kapatmış, içinden geçeni okurcasına kasete Ruhi Su’nun Zeybeklerini sürmüştü. Sen arka...
En yakın dostum; sevdamın cellâdı.
Bugün yokluğunun üçüncü günü.
Üç asır önceydi sanki
bakıp kalışım ardından.
Daha altı gün var;
altı asır yani.
Nasıl özledim bir bilsen.
Nasıl da ulaşılmaz oldun
nasıl dayanılmaz.
Cellât; en yakın dostum.
Yüzünü hatırlamıyorum.
-Eşiğindeyim çılgınlığın-...
Sabırla dinledik
Öfkeyle güldük
Anlatılan memleket hikayelerine
Nasıl da yalnızlaştık bulvar kıraathanelerinde
Ve nasıl da çoğaldık varoşlarında kentin
Düşümüzü düşler süslerdi
Geceyi ay ışığı
Ve geceye karışan arkadaş ıslıkları
Ve geceyi ağarttı türkülerimiz
Ve geceye direndi umut
Ve gece...
Gün olmuş
Açmış yalnızlığım
Yangınlar ülkesi gözlerinde
Seni görmüşüm
Sevmişim
Dünyanın en kuytu köşesinde
En mahşeri yerinde
Canıma can katmışsın
En amansız anımda
Seni saklamışım koynumda
Yıldız uçmuş dallarımdan
Gülü mızrak yapmışım
Umudu kalkan
Ve zaptiye takibine uğramış ömrüm
Yarısı...
Bahar akşamlarının en güzel saatlerinin kilit altına alındığı ikindinin beşinde başlardı spikerimizin anonsu. “Burası patagonya radyosu, kısa dalga Fm. Sevgili dinleyiciler, kısa dalgalarımızı geçmeye başlıyoruz…”İlk haberimiz cezaevi idaresinden… “Bugün toplu dayak sayısının ikiye inmesi...
“Bazen yüreğinde taşıdığın uzaktaki, yanında taşıdığından daha yakındır”. Bu cümleyi okuyunca ben de birçoklarınız gibi sözün sahibi bir edebi otorite aradım durdum. Ne bileyim şöyle ünü yeryüzünü tutmuş bir şair, Nobelli bir yazar, bir bilge, feylesof diye düşündüm. Bir arkadaşım Hintli bir...
Hiç kimseye hiçbir şey söylemeden çekip gittiğim meçhulde, sütbeyaz gecenin içinden Troya harabelerini izliyorum. Şubatın arka penceresi çirkin bir yüzün gölgesi gibi düşüyor ovaya, ön penceresi pervazlarını çatırdatarak açılıyor Martın vuruşlarına. İlkyazın her saldırısı, kışın burçlarında...
Ay olurum gecelere
Tütün dalına düşerim
Gün olurum zemheride
Gülün al'ına düşerim
Gül dalında güzeldir
Gün ufuklarda
Can teninde güzeldir
Bıçak kınında
Gül dalında vurulur
Dile gelir dağ-taş
Feryat figanda börtü böcek
Can teninde vurulur
Kınında çıldırır bıçak
Nasıl da dağlar içimi
Nasırlaşan...
Yazının amacı, “bir şeylerin yeniden keşfi” olmayıp, somut olgulardan hareketle karşı devrimin gelişme çizgisini izlemek ve antiemperyalist-antikapitalist sınıf hareketi açısından olanlar, olması gerekenler ve olabilirlikler üzerinde tartışmaktır.
Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi, karşı...
Bahar, çelişkili duygular yumağı gibi avuçları içine alıyor insanı. Açmazdayım. Kendimi, çıkışı olmayan örümcek ağının içinde hissediyorum. Örümceğin zehrine karşı korumaya alıyorum vücudumu, ellerimle yüzümü kapatıyorum. Bütün vücudum yüzümden ibaret, sanki diğer parçalar bana ait değil, ya da...
Anadolu’nun işgaline ve halkının kıyımına giden yol Afrodit’in “aşk” oyunuyla başlamıştı. Söylenceye göre, Zeus tarafından Olympos’taki düğüne çağrılmayan haset tanrıçası Eris, güç tanrıçası Hera, zeka tanrıçası Athena, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in oturduğu masaya, üzerinde “en güzeline”...
Ansızın, yaşayıp geçtiğiniz, geride bıraktığınız ve artık yolunuzun üzerinde de olmayan yaşamın belli belirsiz bir an’ına tökezleyiverirsiniz… Belki o güne kadar belleğinizin hiçbir yerinde izi olmayan yaşamınızın o kesitine ilişkin hiçbir renk, hiçbir ürpertici ya da gülümsetici betimleme de...
BÖLÜM:1
Yok, yok… Rahmetli anam yine haklı çıktı. Ben adam olmam… Nerede melanet bir olay, nerede “üstüme vazife olmayan”, sinirlerimi alt üst edecek bir şey varsa onu iğnenin deliğinden çıkarır, arar bulurum… Onlar beni bulmaz, ben onları bulurum… Görmek istemediğim bir şeyi görür rahatsız...
Sadece bedeninizin değil, artık beyninizin de kaldıramayacağı günün yorgunluğunun ardından ve tedirginliğinizi hane halkına hissettirmemek için sahne oyuncularını gıpta ettirecek ustalıkla sergilediğiniz rolünüzle “gönül rahatlığı içinde” uzanırsınız yatağınıza…
Beyninizde bin bir mülahaza…...
Yazı 2002 yılında yazıldı. Paris, Londra, Roma, Fransa, İngiltere, İtalya… Ama bir de Türkiye vardı. 2013 yılının Haziranında sıra Türkiye’nin “çapulcularındaydı ve bu bir nöbetti. Selam olsun size ülkemin “çapulcuları”… Bir ülkeyi dirilttiniz, ölüydüm… Beni de dirilttiniz…Yazıyı olduğu gibi...
Maviye boyanmış duvar
Gökyüzü sanılsın diye
Çömelip seyrettim
Ayaklarımın üstüne
Ne eylül akşamlarının serinliği
Ne ağustos gecelerinin aydınlık karanlığı
Ne tepemde yükselen ay
Ne rüzgârda dağılan saçların
Ne de tütün tarlalarından seyredilen
O parlak yıldız...
Hiçbiri yok
Bu duvarın mavisinde...
Kar bulutu bir yanı
Bir yanı zümrüt yeşil
Çam yaprağıydı saçları
Nefesi bahar yeli
Ayın yanağındaydı bir eli
Bir eli durgun sularda
Fırtınalar çıkarır, yangınlar tutuştururdu
Adını gülümsedim gizlice
“Aşk çiçeğiyim” dedi
Soylu yanlışı hayatın
Ruhumdaki ateşten yarattım Kerem’i
Tutuştu insana...
Ünlü Yunan düşünür. [M.Ö. 412 Sinop, Türkiye - M.Ö 323 Korint, Yunanistan]
Türkiye'nin Sinop şehrinde doğmuş, burdan sürüldükten sonra Yunanistan'ın Atina şehrine yerleşmiştir. Burada ünlü düşünür Sokrates'ın öğrencisi olan Antisthenes'in izinden giderek Kinik yaşamı benimsediği söylenir. Daha...