MayıS
Sayfa Yöneticisi
- Katılım
- 27 Ocak 2013
- Mesajlar
- 1,303
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 48
Çanakkale Savaşı başladığında Edremitli Halil Çavuş 47-48 yaşlarındadır.
Oğlu Ali ise 19-20 yaşlarında bir delikanlı olup Çanakkale'ye gitmiştir.
Bir gün Halil Çavuş'un hanımı dükkana korku ve heyecanla gelerek "Bey... Bey
- Eve iki asker geldi.
Seni sordular, hemen askerlik şubesine gidecekmişsin.
Acele git hele yoksa Alim'e bir şey mi oldu?” der.
- Tamam hanım sen sakin ol.
Ben şimdi gider, öğrenir gelirim.
Canım çekti sen akşama ocağa kurufasulye koyda yiyelim."
Halil Çavuş alelacele dükkanı toparlayıp askerlik şubesine giderek kendisini tanıtır. Komutan ayağa kalkar.
- Sen nerede kaldın Halil Çavuş yürü... Bütün Edremitliler Çanakkale'ye gidiyor.
Koş yetiş!"
Halil Çavuş şaşkınlık içinde komutana "Aman eve varıp haber vereyim. Helalleşeyim komutan" der.
- Mümkün değil, kafileden kopma. Koş!
Eve biz haber veririz."
Gerçekten de
‘Kocanızı Çanakkale’ye gönderdik’
diye eve haber gönderilir.
Ama Halil Çavuş evine uğrayıp helallik alamadan Çanakkale’ye savaşa gitmiştir. Aradan zaman geçip savaş sona erdiğinde Çanakkale’ye gidenlerden bazıları geri döner.
Bir çoğu ise dönemez.
Dönenlerin arasında Ali de vardır.
Ama babası Halil evine hiç dönememiştir. Kabrinin yeri bile yoktur günümüzde..!
Bundan sonrasını Ali’nin torununun ağzından dinleyelim.
- Ben o Ali’nin torunuyum!
Nenem, hayatı boyunca her akşam kuru fasulye pişirdi.
Kendisi ağzına O yemekten tek bir lokma koymadı.
Hep bize yedirdi.
Nenem ölene dek her akşam O boş tabağı sofraya koydu ve kaldırdı. Koydu... ve kaldırdı...
Benim nenem hayatı boyunca sofraya boş tabak koydu.
Çatalı kaşığı yanında hazır boş tabak..!dedemizin tabağıydı.
Ölüm döşeğinde bile
- Dedenizin tabağını koyun.”Diyordu.
Bu vesileyle Çanakkalede bu vatan için canlarını vermiş Şehitlerimizin ve Tüm şehitlerimizin ruhları Şad olsun..!