Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Küsmelerin Müzmin Tarihi (7. Bölüm)

7. Mevsim

Paylaşımcı Üye
Katılım
2 Haz 2013
Mesajlar
180
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
“Dağ eşkıyası”… Yirmili yaşlarımızda meydanları “ Vietnam’a bin selam” diye inlettiğimiz günlerde, günlük basında batılı bir gazetecinin ABD devlet başkanıyla yaptığı bir söyleşi kırk yıl sonra daha dün gibi taze, beynimde dolaşıyor. “Dağ eşkıyası”…Kim bu dağ eşkıyası?. ABD Devlet başkanıyla yapılan röportajda, ABD Devlet başkanının Giapa uygun bulduğu isim… “Dağ eşkıyası”… En ileri silah teknolojisiyle donatılmış Amerikan askerlerini en ilkel silahlarla Vietnam’da bozguna uğratan General Giap… Vo Nguyen Giap… Yoo, durun hele. Öyle Panama savaş okulunda eğitim görmüş, askeri bilgilerle donatılmış, kendi ülkesinde “umuda hedef alıp kuş seslerini vuran” yerkürede emperyalizmin borusunu öttürmek için apoletler kuşanan eften, püften şımarık ve sırnaşık bir generalden söz etmiyorum. Tersine hiçbir Askeri eğitim almamış, hukukçu ve felsefeci, alçakgönüllü ve mütevazı bir “direniş general”inden söz ediyorum. İşgalcileri inancıyla tepeleyen General Giap… Aslında Dünya halklarının Emperyalist/kapitalizme karşı dişe diş verdikleri direniş savaşlarının içinden çıkan apoletsiz sayısız generallerden birisi… Vietnam’ın ABD işgaliyle boğuştuğu uzun yılların birikimiyle savaşmayı öğrenen bir halkın parçası… Önce Fransız emperyalizmi takar bu uzak doğu ülkesine kancayı. İşgal tam bir vahşet içinde sürdürülür. Ülke yerle bir edilir. Fransız emperyalizminin omuzu kalabalıkları tam direnişin üstesinden geldiklerine ilişkin kahramanlıklarını taçlandıran raporlarını üstlerine bildirirken, rapor daha yarı yoldayken işgalcilerin askeri güçleri nereden geldikleri ve kim oldukları bilinmeyen Vietkong militanlarının ilkel ve yaratıcı savaş araçlarıyla emperyalizmin askeri güçlerinin duvarında açtıkları gedik omuzu kalabalık generalleri şaşkına uğratır. Kimdir bu militanlar… Kimisi gündüz pirinç tarlalarında ırgatlık yapanlardır, kimisi ormanda ağaç işçileridir, kimisi köylü, kimisi öğrenci… Ay aydınlığının gelincikleri, zifiri karanlığın güneş uçlarıdır. Emperyalizmin en ileri teknolojiyle donatılmış askeri güçlerini, basit, ilkel silahlarıyla şaşkına çeviren bu “ başıbozukların” arkasında savaş stratejisini belirleyen o müthiş deha, General Giap vardır. Dien Bien Phu da pes eden Fransızların yerini daha büyük ve daha acımasızı ABD emperyalizmi alır. ABD, işgali emperyalizm adına sürdürmekte ısrarlı ve kararlıdır. Burnu büyük ABD emperyalizmine göre Vietkong gerillalarının Fransız işgalcileri Dien Bien Phu zaferiyle bozguna uğratmalarının nedeni işgalci Fransız ordusunun beceriksizliğidir… Hele ABD bir el atsın işe, görün bakalım o “baldırı çıplak” yiyecek ekmekten içecek sudan yoksun, açlıktan bitap düşmüş Vietkong gerillalarına hadlerini bildirecektir!... Bildirir de… Silah sanayinin ürettiği yeni silahların deneme alanıdır Vietnam. Etkisinin ölçümü, kullanıldığında kaç Vietnamlının öldüğüyle ölçülür. Müthiş bir başarı… Her denemede sayıları binlerle ifade edilen Vietnamlı kadın, çocuk, yaşlı genç öldürülür. Ölü sayısı ABD li komutanların mağrur ve mağlubiyetlerinin kesin kanıtıdır. Washington”a raporlarını böyle bildirirler. Ne ki emperyalizmin aritmetiğinde yer almayan basit bir (!) hesap hatası vardır… Tarihin hangi döneminde işgale uğramış bir ülkenin halkı pes etmiş de emperyalizme teslim olmuştur ki… Evet, yok olmuşlardır, ama tarih bilgimiz bizi yanıltmıyorsa biz şimdiye değin teslim olanlarını duymadık… Hele ki bu savaşı kan ve ateş içinden geçerek çelikleşmiş Vietnam Komünist partisi yönlendirip, yönetiyorsa, hele ki bu partinin başında çelimsiz vücudunun üzerinde taşıdığı yüzünde ince uzun sakallarıyla bir derviş görüntüsü veren Ho Şi Minh gibi bir “aman tanımaz ihtiyar” varsa… Kabalık ve küstahlığın kol gezdiği yerde birileri inceliğin ve nezaketin yaratıcı gücü zekâyı sabır ve inatla oya işler gibi işler ve insanların yüreğinde sonsuzluğa gülümseyen ölümsüz anıtlar yaratırlar. Kat be kat üstün düşman güçlerine karşı kazanmanın tek yolunun emek, inanmak ve sabır olduğunu elbette devrimciler bilir ama bu ilkeyi kişisel yaşamının ayrılmaz bir parçası haline getiren devrimci Giaptan başka kim olabilir ki… Ülkenin kuzeyinin işgalcilerden temizlenmesinden sonra, Güney Vietnam’daki ABD kuklası yönetimi yıkmaya ve ABD’nin askeri gücünü ülkeden kovmaya gelmiştir sıra. Geçişi sağlamak için Ho Şhi Min yolu olarak bilinen iki bin kilometrelik, bir kısmı yer altından bir kısmı balta girmemiş ormanlardan geçen yolun mimarı ve planlayıcısı da Giaptır. ABD nereden geldiğini bir türlü çözemediği gerilla saldırılarını bulmak için yüz binlerce Vietnamlının ölmesine neden olan Agent Orange adlı kimyasal gaz kullanacaktır. Emperyalizm kudurmuşçasına saldırsın, binlerce, yüz binlerce insanı öldürsün, ne gam… Bir avuç gerillayı bulmak için ormanları yaksın, halkın üzerine zehirli gazlar atsın… Kaçınılmaz sonlarından kurtulamayacaklardır. Vietnam’da kurtulamadılar, yerkürenin hiçbir noktasında da kurtulamayacaklar. Bu delikanlı 102 yaşında yaşama veda etti. Acaba diyorum Vietnam halkının üzerine sıkılan kimyasal gazların toplu ölümlere neden olan sonuçlarını yaşayan Giap, dünyanın farklı coğrafyalarında da yaşam haklarını savunan halkların üzerine kimyasal gaz sıkıldığını duyunca, hasta yatağında elini çenesine dayayıp o çelebi tavrıyla “yahu bunlar dünyanın her yerinde aynı bokun soyu” demiş midir?. Ya da ne bileyim bizim “Gezi”nin çapulcularına “ ha gayret çocuklar” diye seslenmiş midir?. Şu kimyasal gazın ülkesindeki toplu kitlesel ölümlerin çağrıştırdığı acıyı yeniden yaşamamak , o korkunç manzarayı beyninden kovmak için gözlerini mi kapamıştır?...
Senin ölümüne üzüldüm, küsmedim ama. Sen ki bizlere sadece yaşamın anlamını öğretmekle kalmadın, nasıl yaşanacağını da öğrettin.
Güle güle “ Halk savaşının askeri sanatı”nın kahramanı, güle güle. Bizim ülkemizin insanlarının diliyle uğurlamak isterim seni:
“Işıklar içinde yat, toprağın bol olsun”…
 
Üst