Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Dişler Hakkında

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Dişlerin ağız içersinde görülen bölümü kron olarak tanımlanır. Dişlerin toplam uzunluğunun üçte birini oluşturan bölümdür kron bölümü. Dişetleri içersine giren ve dişetlerin etrafında olan bölüm boyun bölgesidir. Dişin ağız içersinde görülmeyen, çene kemiği içersinde yer alan bölüm ise kök kısmıdır. Kök bölümü dişin toplam uzunluğunun üçte ikisini oluşturan bölümdür. Dişler mine, dentin, sement ve pulpadan yani diş özü bölümlerinden oluşmaktadır.
Mine
Dişin kronu yani ağız içinde görülen bölümü mine ile örtülü yapıdadır. Mine, bedendeki en sert doku konumundadır. Diş minesinin görevlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için, yapı bakımından sert olması gerekmektedir. Diş minesi, dişin iç bölümlerinde bulunan hassas dokuları korumaktadır. Bu sebeple diş minesinin ağızda var olan enzimlere, asitlere ve koroziv maddelere karşı daha güçlü olması gerekmektedir. Bunun yanında yüksek ısı farklılıklarında da sertliğini korumaktadır. Bu sebeple oldukça soğuk olan dondurma da yeseniz, oldukça sıcak bir kahve de içseniz diş mineniz kırılmaz.
Dentin
Dentin, diş minesinin altında bulunan tabakadır. Dentin diş minesi kadar sert yapıya sahip değildir. Yoğun ısıya ve dokunmaya karşı duyarlılık gösterir. Dentin, yetişkin bir kişinin dişinin %75 ini oluşturmaktadır. Dentini dişin kron bölümünde mine ile örtülü olduğunu görürken, dişin kök kısmında sement ile örtülü olduğunu görürüz. Bunun yanında dentinin içinde bulunan tamir hücreleri vasıtasıyla, yeniden dentin dokusu meydana getirebilme özelliği vardır.

Pulpa (Diş Özü)

Pulpa dişin en iç kısmında bulunan yumuşak dokuya verilen isimdir. Pulpa kan damarları ile sinirlerden meydana gelir. Kan damarları dentinin beslenmesine fayda sağlarken, sinirler sıcak, soğuk, basınç gibi durumların algılanmasını sağlamaktadır.
Sement
Dişin kökünün sement tabakası ile örtülü olduğu görülmektedir. Sement ince ve kemiksi bir yapıya sahiptir ve mine kadar sert bir tabakaya sahip değildir. Sementin asıl görevi, diş kökünün çene kemiğine sabitlenmesini sağlamaktır.
Dişler Ne İşe Yarar?
Dişler, kişide sindirim sisteminin bir parçası olup, yiyeceklerin koparılmasını ve ezilerek parçalanmasını sağlamaktadır.
Bunun yanında seslerin doğru bir şekilde çıkarılmasını ve konuşmanın düzgün bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Estetik görünüş açısından dişlerin varlığı çok önemlidir.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Ağız ve Diş Sağlığı[/h]Sağlıklı diş ve diş etlerine sahip olabilmek için günde iki defa dişlerinizi fırçalamanız gerekir. Lakin diş fırçalamada asıl önemli olan, doğru di fırçası seçimi ve doğru diş fırçalama yöntemlerini uygulayabilmektir.
Diş Fırçasının Seçimi
Birbirinden farklı boyutta, birbirinden farklı fırça kıllarlı, birbirinden farklı sertlikte diş fırçalarının sizin ağız sağlığınız için en uygun olanını belirlemek gerekir. Diş fırçası seçimi yaparken, dikkat edilecek en önemli nokta olan fırça kılı seçimidir. Diş fırçalarının fırça kılları doğal ve yapay olarak iki farklı çeşitte satılır. Her iki türdeki diş fırçaları da kullanım açısından sağlıklı olmasına karşın, daha dayanıklı daha elastik olmasıyla plastik diş fırçaları daha faydalıdır. Bunun yanında diş fırçanızın boyutunun hem elinizde hem de ağzınızda rahatsızlık vermeyecek boyutta olmasına özen gösterin. Diş fırçanızı mutlaka 2 ayda bir kez değiştirmeye çalışın.

Elektrikli Diş Fırçaları
Özellikle son yıllarda elektrikli diş fırçaları çok moda olmaya başladı. Lakin ellerinizi kullanabiliyorsanız, elektrikli diş fırçalarının sizin ağız sağlığınız, diş sağlığınız açısından hiçbir üstünlüğü yoktur. Elektrikli diş fırçalarının sadece kullanım kolaylığı sunmaktadır.

Diş Macunu
Son yıllarda değişik fonksiyonları olan birçok diş macunu piyasaya sürülmektedir. Diş macunlarının içersine diş çürüğünü, diş taşını, diş plağını önleyen maddeler eklenmektedir. Floridin içeren diş macunlarının diş çürüklerini önlediği kanıtlanmıştır. Diş fırçalama esnasında nohut tanesi kadar diş macunu sıkmak yeterlidir. Bunun yanında diş macunları seçerken, dişleri beyazlattığı iddia edilen diş macunlarının tercih edilmemesi daha doğru olur. Zira bu tür diş macunlarının dişleri aşındırıcı etkisi vardır.
Diş Fırçalama Teknikleri
Dişlerinizi fırçalarken mutlaka yuvarlak daire şeklinde hareketler yaparak fırçalamalısınız. Zira alt üst seklinde yapılan diş fırçalamaları dişlerin temizliği açısından olumlu bir uygulama değildir. Bunun yanında sağa sola doğru çekilerek yapılan diş fırçalama uygulamaları da yeterli değildir. En sağlıklı diş fırçalama şekli daire şeklinde olan fırçalama metodudur. Aynı zamanda diş fırçanıza diş macununu sıktığınızda kesinlikle diş fırçanızı ıslatmayın. Ortalama 3 dakika boyunca fırçalamaya devam edin.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Diş Gıcırdatma Nedir?
Diş gıcırdatma ve diş sıkma çoğu zaman uyku esnasında, çoğu kez de kişi farkında olmadan yaptığı aşırı derecede gelişen çene hareketleridir. Özellikle son yıllarda stresli yaşama tarzına bağlı olarak diş sıkma ve diş gıcırdatma hastalığı birçok kişide görülmeye başlamıştır. Çoğu kişide diş gıcırdattığının, diş sıktığının farkında değildir.
Diş Sıkma – Diş Gıcırdatma Neden Oluşur?
Duygusal Stresler
Kişinin yaşadığı stresli yaşam tarzı, diş gıcırdatmanın ve diş sıkmanın en büyük sebebidir. Yaşadığınızın stresin olumsuz etkilerini ilk görüldüğü yer ağız ve diş alanlarıdır. Kişi bazen farkında olmadan gayet sakinken, herhangi bir işle uğraşırken dişlerini sıkmaya başlar veya dişlerini gıcırdatmaya başlar. Bazen de çok sinirlendiği zaman çok kuvvetli derecede dişlerini sıkmaya gıcırdatmaya başlar.
Malokluzyon:
Dişleriniz dizilimindeki malokluzyon yani bozukluklar, diş sıkma ve diş gıcırdatmanın başka bir önemli sebebidir. Diş dizilimdeki bozukluklar gelişiminiz sürdüğü esnada oluşabildiği gibi, bir çok sayıda üst yüzeyi aşınmış olan eski protez ve dolguların varlığında da ortaya çıkabilir.


Diş Sıkma – Diş Gıcırdatmanın Belirtileri Ve Yarattığı Sorunlar Nelerdir?
Diş sıkma ve diş gıcırdatma sırasında dişlerin birbiriyle sürekli teması ve sürtünmesi ile dişlerin çiğneyici yüzeylerinde zaman içinde mine kayıpları meydana gelmeye başlar. Dişlerin çiğneyici yüzeylerinde meydana gelen bu tür aşınmalar, özellikle ön dişlerde daha net görülür.
Diş sıkma ve diş gıcırdatmaya bağlı olarak meydana gelen diş yüzeylerinde ortaya çıkan aşınmaların ilerlemesi veya hızlı gelişmesi ile dişlerde soğuk veya sıcağa karşı hassasiyetler meydana gelmeye başlar.
Diş gıcırdatma ile ortaya ön dişlerin kesici kenarlarında ve arka dişlerin çıkıntılı bölümlerinde mikro çatlaklar çıkmaya başlar. Bu çatlaklar, zaman içinde büyürler ve dişlerde kırılmalara sebep olabilir.
Diş sıkmaların ve diş gıcırdatmaların diş eti hastalıkları ve hatalı diş fırçalamayla birlikte gelişmesi halinde, diş etlerinde çekilmeler ve diş sert dokularında çentikler meydana gelmektedir.
Diş gıcırdatma alışkanlık haline gelirse hatta uzun yıllar süremeye başlarsa dişlerde sallanmalar başlar. Bu durum zamanla dişlerin güçsüzleşip, ağrı yapmasında ve ardından dişlerin kaybedilmesine neden olabilir.
Bunun yanında sürekli diş sıkma ve diş gıcırdatmaya bağlı olarak zamanla baş ağrısı, yorgun uyanma, çene fonksiyonlarında kilitlenme, şakaklarda ve yanaklarda kas ağrısı gibi sorunlar yaşanabilir. Ayrıca diş sıkma esnasında yanakları ısırma gibi sorunlarda yaşanabilir.

Diş Sıkma – Diş Gıcırdatmanın Tedavisi

Diş sıkma ve diş gıcırdatma hastalığının tedavisinin ilk amacı, çene ekleminde telafisi olmayan zararlar bırakan durumları yok etmek, anormal olan çene hareketlerini engellemek, ağrıyı yok etmek ve dişlerin aşınmasını önlemektir. Bu amaçla, ilk önce diş gıcırdatan ve diş sıkan hastaya gece uyurken takması için, kişiye uygun olarak hazırlanmış silikon plaklar verilir. Plak, uyku sırasında dişlerin birbiriyle doğruda temasını engelleyerek aşınmayı önler, akabinde çene eklemini rahatlatıp ve ağrıyı ortadan kaldırmaktadır. Lakin daha vahim vakalarda gece plağının yanında, stresi azaltacak ek tedaviler, kas gevşeten ve uyku düzenleyen ilaçlar kullanılması uygun olabilir. Bunun yanında varsa protezlerin yenilenmesi, eksik dişlerin yerine uygun diş protezlerinin yapılması gerekebilir.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Diş Dolguları[/h]
Dişinizde çürük olduğu tespit edildikten hemen sonra, hiç vakit kaybedilmeden hemen tedavi edilmesi gerekir. Zira beklemeniz halinde dişinizi kaybedebilirsiniz. Diş çürüklerinin en iyi tedavisi, di dolgusu yaptırmaktır. Diş dolgusu için ilk önce dişinizdeki çürük tamamen temizlenir ve ardından hem estetik açıdan hem fonksiyonel açıdan bir uygulama yapılarak, dişte oluşan boşluk uyun maddelerce kapatılır. Diş dolgusu seçilirken, dişinizin konumu ve fonksiyonu dikkate alınır. Çiğneme işleviniz daha çok azı dişleri alanında yapıldığı için, bu dişleriniz daha çok basınca maruz kalmaktadır. Bu sebeple şayet azı dişiniz çürükse ve azı dişinize dolgu yapılacaksa, ön dişlere nazaran daha güçlü diş dolgu maddeleri kullanılır. Şayet diş çürüğünüz ön dişlerde ise ve diş dolgusu ön dişlere yapılacaksa, fark edilmemesi ve doğal durması için dişinizin rengine yakın renkte diş dolgusu maddesi kullanılır.
Amalgam Dolgular
Gümüş dolgular olarak bilinen dolguların gerçek adı amalgam dolgulardır. Gümüş, bakır ve kalayın civa ile karıştırılması ile elde edilen amalgam dolgular ortalama 150 yıldır kullanılmaktadır.

Amalgam Dolguların Avantajları:
Gümüş dolgular yani amalgam dokular hem en ucuz dolgu maddesidir, hem de en uzun ömürlü dolgu maddesidir.
Amalgam dolgular diğer dolgu maddelerine nazaran daha çabuk uygulanır.

Amalgam Dolguların Dezavantajları:
Amalgam dolgular estetik açısından pek kullanışlı değildir.
Gümüş dolgular yani amalgam dolgular civa karışımı olduğu için alerjiye sebep olabilirler.

Amalgam Dolgularda Dikkat Edilmesi Gerekenler
Amalgam dolgunun sertleşme süresi 2 saat civarı olduğu için bu geçecek olan 2 saatte herhangi bir besin tüketmemek gerekir. Zira 2 saat beklemeden bir şeyler yerseniz amalgam dolgu henüz tam olarak sertleşmediği için kırılma riski görülebilir. Amalgam yani gümüş dolgu zaman içersinde korozyon bir tabaka ile üzeri değişir. Bunu engellemek için amalgam dolgunun cilalanması gerekir. Lakin dolgu üzerine cila işlemini yaptırmak için. Amalgam dolguyu yaptırdıktan sonra 24 saat beklemeniz gerekir. Şayet birden fazla dişinizde amalgam dolu varsa çatal, kaşık gibi metal cisimler ağzınızda elektriklenmeye sebep olabilir. Şayet böyle bir şey kesin olarak tespit edilirse metal olmayan bir dolgu maddesi ile değiştirilebilir.

Kompozit (Diş Rengi) Dolgular
Diş renginde dolgular oldukları için genelde kompozit dolgulara beyaz dolgu da denir. Kompozit dolgular yani beyaz dolgular ilk üretildiklerinde sadece ön dişlerde kullanılıyordu. Ancak geçen zaman içinde çiğneme güçleri artırıldı ve aşınma oranları azaltıldığı için arka dişlere azı dişlerine de uygulanmaya başlandı.
Kompozit Dolguların Avantajları
Kompozit dolguların yani beyaz dolguların en büyük avantajı oldukça estetik bir görünüme sahip oluşlarıdır.
Beyaz dolgu, yapılır yapılmaz hemen cilalanma özelliğine sahiptir.
Kompozit dolgu yani beyaz dolgu, sadece çürük dişlerin restoresi için değil, aynı zamanda dişlerdeki renk bozukluklarını ve şekil bozukluklarını kamufle etmek içinde kullanılır.

Kompozit Dolguların Dezavantajları
Kompozit dolgular, tabakalar halinde uygulanır ve özel bir ışık yardımıyla sertleştirilir. Bu sebeple amalgama dolguya göre daha uzun sürede yapıldığı gibi daha zor uygulanmaktadır.
Kompzit dolguların fiyatı amalgam dolguya göre daha yüksetir.
Beyaz dolgular, amalgam dolgular kadar dayanıklı ve uzun ömürlü değildir.
Beyaz dolgularda, uzun bir süre geçtikten sonra renk değişimleri gözlenir.

Kompozit Dolgularda Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sert besinler yerken ısırma esnasında dikkatli olmak kompozit dolguların ömrünü uzatmak açısından önemlidir.
Diş temizliğinde özellikle diş fırçalamada kompozit dolgulara daha nazik davranmak gerekir zira aşınmasını önlemek veya geciktirmek için dikkat edilmesi gereken bir konudur.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Diş Kanal Tedavisi[/h]Öncelikle bilmeniz ve kabul etmeniz gereken konu hiçbir yapay dişin, doğal kendi dişinizin yerini tutamayacağı gerçeğidir. Bu sebeple diş hekimleri tarafından uygulanan bütün diş tedavi yöntemlerinde asıl ve ilk amaç dişlerinizin sağlıklı bir biçimde ağzınızda kalmasını sağlamaktır. Yaptırdığınız diş tedavilerinde mümkün olduğunca, dişiniz ya da dişleriniz canlı olarak korunmasını amaçlanır. Lakin diş pulasının canlı bir biçimde tedavi edilmesi ve korunması artık mümkün değilse, bu noktada kanal tedavisine geçmek gerekebilir. Dişe kanal tedavisi uygulanarak, dişin sinir dokusu çıkarılır ve boşluk şekillendirerek temizlenir ardından kök ucuna kadar kanal dolgu maddesi ile doldurulur.
Hangi Durumlarda Diş Pulpasının Canlı Olarak Tedavi Edilip Korunması Mümkün Değildir?
Dişinizdeki çürüğü tedai ettirmediğiniz zaman, çürük zamanla ilerler ve diş sinirine kadar ulaşarak pulpanın iltihaplanmasına neden olur. Olası nekroz, travma sonucunda da gelişim gösterebilmektedir. Ani travmalarla gelişen, dişin kök ucundan gilene damarların kopması sonucu, çatlama ya da sıkışma oluşur ve bunun sonucunda da pulpa beslenemez ve bir süre sonra diş nekroze olmaya başlar. Belli bir zaman sonrasında mikroorganizmalar nekroze pulpanın içinde çoğalmaya başlarlar. Zaman geçtikçe mikroorganizmalar dişin kökünün çevresindeki dokuları da etkilemeye başlar ve kök ucunda iltihap meydana gelmesine sebep olurlar. Periodontal hastalıklarda ise oluşan dişeti cepleri sonucunda dişin içinde var olan yan kanallar sayesinde pulpa etkilenebilir.

Kanal Tedavisi Nasıl Uygulanır?

Dişinize kanal tedavisi yapılacağı zaman, öncelikle ağrı ve acı duymamanız için anestezi yöntemi kullanılarak dişinizde uyuşukluk olması sağlanır. Dişinizde çürük temizlenir ve dişinizin sinirine ulaşılmaya çalışır. Dişinizde bulunan sinirler ve doku artıkları temizlenir. Kanal boyunu tespit etmek amacıyla dişinizin içersinde kanal aleti yerleştirilir ve röntgen çekilir. Dişinizin kök ucuna kadar kanal şekillendirmesi yapılır. Mekanik açıdan uygun kimyasallar kullanılmasıyla, tüm artıklar yok edilir. Diş tam olarak iyileşene kadar seanslar arasında kanalın hem içine hem dışına geçici dolgu maddeleri konulur. Tam anlamıyla iyileşme gerçekleşince, kanal dolgu maddeleri kullanılır ve dişin kök ucuna kadar doldurma işlemi yapılır. Kanal tedavisinin seans sayısı tamamen dişin durumuyla alakalıdır. Bir seans da biten kanal tedavisi olduğu gibi birkaç seans süren kanal tedavileri de vardır.
Kanal Tedavisi Yapılmazsa Ne Olur?
Kanal tedavisi yapılmadığı takdirde çürük, travma veya periodontal hastalık sebeiyle diş pulpasının hasar gördüğü vakalarda diş canlılığını kaybeder ve geçen zaman içinde enfeksiyon bütün dişe yayılmaya başlar. Diş bu halde ikentedavi edilmezse, enfeksiyon kök etrafındaki dokuları etkileyerek, kemiğin o alanda erimesine sebep olur. Kemikte meydana bu boşlukta diş apsesi oluşur. Apse, şişlik ve ağrı ile birlikte devam ederken ve diş çok kısa zamanda kaybedilebilir.
Kanal Tedavisi Yapılan Bir Dişin Ömrü Ne Kadardır?
Kanal tedavisi yapılmış bir diş canlılığını zamanla kaybettiği için her ne kadar daha güçsüz olarak görülse de, başarılı şekilde restore edilmesi halinde ve kişi yeterli derecede ağız hijyenini yerine getirirse, ömür boyu geçerliliğini koruyabilir.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Ağız kokusu[/h]Diş hekimliği kötü ağız kokusunu halitosis olarak tanımlarlar. Ağız kokusu, dış görünüşünüze ne kadar önem verirseniz verin, ne kadar bakımlı olursanız olun, çevrenizdeki insanların sizden uzaklaşması için yeterli bir sorundur. Ağız kokusu, sizi hem özel hayatınızda hem sosyal hayatınızı hem de iş hayatınızı olumsuz etkileyen ciddi bir sorundur. Ağız kokusunun sebepleri iki ana grupta toplanır.
Ağız kokusunun genel sebepleri
Ağız kokusunun sebeplerinin yüzde doksanı ağız içindeki sorunlardan kaynaklanır.
Düzenli olarak ağız bakımı yapılmadığı takdirde, besinlerin artıkları dişlerin arasında, dilin üzerinde, diş etlerinin üzerinde birikmeye başlar ve buda bir süre sonra ağır bir ağız kokusuna sebep olur.
Sarımsak ve soğan gibi keskin kokusu olan besinler tüketildiğinde, beden bu besinleri emilimini sağlayana kadar, ağızdaki sarımsak ya da soğanının keskin ve rahatsız edici kokusu geçmez.
Ağızdaki çürümüş dişler, hasarlı, eski yanlış yapılmış diş dolguları gibi diş uygulamaları kötü ağız kokusuna sebep olan diğer etmenlerdendir.
Ağız ve dişlere uyum sağlamayan, kötü ve kalitesiz protezler ciddi ağız kokularına sebep olurlar.
Bunların yanında çoğu zaman akla gelmese de oldukça ciddi bir sebep olan ağız içi tümörleri de çok ağır ve rahatsız edici ağız kokusuna sebep olurlar.
Ağız kokusu toplum içinde kişiyi son derece küçük düşürücü durumlara sokabildiği gibi, birçok boşanmalara da sebep olarak gösterilen ciddi bir sorundur.



Ağız kokusundan kurtulmak için neler yapılabilir?
Ağızda diş eti hastalığı varsa süratle tedavi edilmelidir.
Ağızda çürük dişler varsa dolgu yaptırılmalı veya çekilmelidir.
Günde en az iki kez mutlaka florürlü bir diş macunu kullanılarak dişler fırçalanmalıdır.
Günde bir kez diş ipi kullanılarak diş temizliği yapılmalıdır.
Bu tür bakımlara özen göstermenize rağmen hala ağız kokusu şikayetiniz devam e diyorsa, ağız kokusuna sebep olan diğer sebepleri araştırmalısınız.
Ağız kokusunun diğer sebepleri
Şayet sinüzit, bronşit gibi hastalıklarınız varsa ağız kokusu şikayetiniz olabilir.
Akciğer kaynaklı enfeksiyonlar ağız kokusu şikayetine sebep olabilir.
Böbrek yetmezliği ve karaciğer yetmezliği ağız kokusunun sebeplerindendir.
Metabolizmanızdaki bazı bozukluklar ağız kokusu yapabilir.
Bağırsaklarınızda parazit varsa, özellikle sabah uyandığınızda ağız kokusu sorunu yaşayabilirsiniz.
Şeker hastalığı ağız kokusu yapabilir.
Diyet ve oruç dönemlerinde ağız kokusu sorunu yaşanabilir.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Diş apsesi[/h]Dişin, sinirinin kimyasal ya da mekanik sebeplerle tahriş olması ve ölmesi ile enfeksiyonlar kök ucundan çevre dokulara yayılmaktadır. Zaman içinde dişin kök ucu etrafındaki kemikte, lokalize türde bir cerahat ortaya çıkar. Bu duruma diş apsesi denir. Zaman içinde bu cerahat, kemiği eritmeye başlar ve kendine bir şekilde bir yol edinir ve akabinde diş eti üzerinde içi irin dolu bir şişliğe dönüşür. Bu kademeden sonra diş kaybedilir.
Diş apsesi belirtileri
Diş apsesi sorunu yaşamaya başladığınızda, dişinizde bir rahatsızlık hissetmeye başlarsınız ve o dişin üzerine parmağınızla bastırdığınızda kemiğin içeri doğru hareket ettiğini hissedersiniz. Geçen zaman içinde diş apsesi sebebiyle yüzünüzde şişme meydana gelir. Bu şişlik dişinizin ve kemiğin o anki durumunda göre, başlangıç noktasından uzak olabilmektedir. Bu noktada dişinizde ağrı başlar ve dişiniz uzayarak sallanmaya başlar. Dişteki apse ilerlediği zaman, var olan cerahat dokuların en güçsüz noktasından, kendi kendine bir yol bulur ve ağız içine ya da ağız dışına akmaya başlar. Bu sebeple ağzınızda hem kötü bir ağız kokusu hem de acı bir tat hissetmeye başlarsınız. Lakin cerahat akmaya başladığı andan itibaren ağrınız hafiflemeye başlar. Diş apsesi sorunu yaşadığınızda az olsa ateşiniz yükselebilir ve lenf bezlerinizde şişlikler meydana gelebilir.


Diş apsesi tedavisi
Diş hekiminize gidene kadar geçecek sürede ağrınızı hafifletmek için ağrı kesici alabilirsiniz. Lakin asla direk dişinizin üzerine aspirin koymak, alkollü pamuk koymak, kolonyalı pamuk koymak gibi son derece sakıncalı uygulamalar yapmamalısınız.
Önceki yıllarda apse olmuş diler direk çekilerdi. Ancak günümüzde apseli dişlere çeşitli tedavi yöntemleri uygulayarak, diş çekilmesine gerek kalmadan apse tedavisi yapılabiliyor. Diş apsesi tedavisi başlangıcında ilk olarak efeksiyonu gidermek ve çevresine dağılmasını engellemek için antibiyotik kullanmaktır. Bunu yanında ağrının azaltılması için ağrı kesici de verilebilir. Akabinde enfeksiyonun kontrol altına alınmasıyla diş kanalları açılır ve temizlenmeye başlanır, böylece iltihabın boşaltılması sağlanmış olur. Var olan şişlik azalınca, kanalların içi iyice temizlenir ve dezenfekte edilir. Ardından geçici bir kanal dolgu maddesi ile bu nokta doldurulur. Tam olarak iyileşme gerçekleşene kadar, düzenli aralıklarla geçici kanal dolgu maddesi değiştirilir ve pansuman yapılır. Kimi durumlarda yapılan bu pansumanlarla tam olarak iyileşme sağlanırken, kimi durumlarda enfeksiyon kesin olarak tedavi edilemeyebilir. Böyle durumlar cerrahi bir tedavi yöntemi kullanılarak kök çevresinde doku ile kök ucunu kapsayan ufak bir bölüm ortadan kaldırılır.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Diş çürüğü[/h]Diş çürükleri, kişinin dişlerinin çiğneme yüzeylerinde kahverengi veya siyah gibi koyu renklerde kendini gösteren, aynı zamanda dişlerin birbiriyle temas ettikleri ara yerlerde gri gibi veya kemik beyazı gibi renklerde görülen, bazı durumlarda röntgenle tespit edilebilen, bakterilerin sebep olduğu hastalıklardır. Diş çürükleri ilerledikçe, dişlerin üzerinde bulunan yiyecek artıklarının birikerek farklı büyüklükte ve farklı derinlikte oyuklar oluşur. Çürük dişe müdahale edilmediği takdirde, ilk önce soğuk ve sıcak besinler tüketildiğinde diş ağrısı meydana gelmeye başlar. Akabinde bir süre sonra sıcak, soğuk besinler tüketilmediği halde bile dayanılmaz diş ağrıları başlar.
Diş Çürüğü Nasıl Oluşur?
Ağız içersindeki sert dokular ve dişler üzerinde yerleşmiş olan bakteriler ve bu bakterilerin tutunabilmek için salgılamış oldukları dekstran adındaki yapışkan yapılı madde ve besin artıklarından meydana bakteri plağı olarak adlandırılan bir tabaka bulunmaktadır. Plağın içinde bulunan bakteriler, ufak besin artıklarını sindirerek organik asitleri meydana getirir. Bu asitler, destran sebebiyle uzun vakit dişle temas ettiğinden, dişin minesindeki mineral dokunun çözülerek bozulmasına neden olur akabinde de dişler hızla çürür.


Diş Çürüğü Önlenebilir Mi?
Dişler üzerine yapışan besin artıklarının diş çürümelerine sebep olmasını önlemek için günde 2 kez 3 dakika kadar dişlerinizi mutlaka fırçalamalısınız. Bunun yanında dişleri birbirine çok yapışık olan kişilerde, diş fırçalaması yapılsa bile yeterli olmayabilir ve dişlerde çürüme meydana gelebilir. Bunu önlemek için günde iki kez diş fırçalamanın yanında günde bir kez diş ipi kullanılması gerekir. Bunun yanında dişlerinizi fırçaladığınız diş macununun florür içeren bir diş macunu olmasına özen gösterin. Zira florür içeren diş macunları, diş çürükleri önlemekte son derece etkilidir. Bunun yanında diş çürüklerini önlemek adına çok önemli olan bir diğer etken ise, diş fırçasının temizliğidir. Diş fırçanızı mutlaka kaliteli bir diş fırçası olarak seçin ve kullandıktan sonra mutlaka iyice temizleyerek kaldırın.
Besinlerinizin yüksek oranda şeker içeren besinlerden olmamasına özen gösterin. Şayet yüksek oranlı şekerli besinler tüketirseniz ardından dişlerinizi fırçalamayı ihmal etmeyin. O an için diş fırçalama imkânınız yoksa amblemi içeren diş dostu sakızlardan kullanın. En az 6 ayda bir düzenli olarak diş kontrollerinizi yaptırın. Diş çürüğü belirtisi başladığı anda, durum daha da vahim hale gelmeden diş doktorunuza gitmeli ve müdahale ettirmelisiniz.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Diş Ağrısı[/h]Diş ağrıları genelde yemek yerken ve yemek yedikten sonra ortaya çıkmaktadır. Yemek yediğiniz anda veya akabinde gelişen ilk yarım saat içinde dişinizde güçlü bir ağrı meydana gelir. Yemek yediğiniz anda dişinizdeki çürüğün olduğu boşluğa yediğiniz besinler kaçar. Diş çürüğünün olduğu çukurdaki bakteriler bu yiyeceklerle beslenemeye ve asit üretmeye başlarlar. Meydana gelen asit, dişinizdeki sinire direk etki eder ve hemen akabinde şiddetli bir diş ağrısı çekmeye başlarsınız. Bu esnada yapacağınız ilk şey hemen dişlerinizi fırçalamak ve bir diş ipi ile dişlerinizi iyice temizlemektir. Besin artıkları dişlerden uzaklaştırıldığında diş ağrınız yavaş yavaş geçmeye başlar. Yalnız o an diş ağrınız geçtiği için, diş hekiminize gitmeyi asla ihmal etmemelisiniz. Zira kısa süre sonra tekrar diş ağrısı çekmeniz muhtemeldir.

Dinmeyen Diş Ağrıları
Dinmek bilmeyen diş ağrıları genelde gece meydana gelir ve çok uzun süre devam eder. Dişinizi fırçalasanız da, diş ipiyle dişlerinizi temizleseniz de diş ağrısı aynı güçle devam etmektedir. Dişinize dokunduğunuz anda, duyduğunuz diş ağrısı artar, diş çevresindeki bölge şişmeye başlar. Bu şekilde diş ağrılarını kendi kendine dindirmek hiç kolay değildir. Yapacağınız ilk şey her zaman ki gibi ağrıyan dişin üzerinde ve çevresinde bulunan bütün yemek artıklarını iyice temizlemektir. Diş ağrınızı geçirecek bir ağrı kesici alınabilir. Ardından en kısa sürede diş hekiminize başvurmalısınız. Dişinizde gelişen enfeksiyonun en kısa sürede kontrol altında tutulması için yararlı olabilir. Akut enfeksiyonların birçoğunda olduğu üzere, diş ağrısı birkaç gün içinde yok olur, lakin enfekte olan bu dişe müdahale edilmediği sürece ileride tekrar enfeksiyonun görülebileceği unutulmamalıdır.

Kişide bazı durumlarda fiziksel travmalar sonucunda yüz, çene ve dişlerde bölgelerinde yaralanmalar meydana gelebilir. Böyle bir durumda kişi süratle diş hekimine götürülmelidir. Diş yaralanmaları çoğunlukla küçük yaştaki çocuklarda düşmelere baplı olarak görülür. Bunun yanında sporcu yetişkinlerde veya trafik kazası geçiren kişilerde diş yaralanmaları görülebilir. O an tedavi sürecine gidilmezse ileriki zamanlarda diş yaralanmalarına bağlı olarak diş ağrıları görülebilir. Bu sebeple hem estetik görünüş açısından hem de diş sağlığı açısından, diş ağrısı çekmemek için herhangi bir diş yaralanması sonucunda diş hekiminize gitmeyi ihmal etmeyin.
Bunun yanında diş ağrılarınızın sebebi diş çürüğü ise, şayet ertelerseniz diş hekimine gitmeyi, dişinizde çürükten meydana gelen oyuk git gide büyüyecektir ve sonunda dişinizi çektirmek zorunda kalabilirsiniz. Bu sebeple diş kaybına uğramamak için, diş ağrısı çektiğiniz anda diş doktorunuza başvurmalısınız.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]20 lik dişler[/h]20 lik dişler ağız içersinde diş dizisinin, en sonun olan ve en geç çıkan dişlerdir. Genelde 20 lik dişler 17 yaş ile 22 yaş arasında çıkar. Çıkan 20 lik dişin pozisyonu, yer aldığı yerdeki dokulara ve yanındaki komşu dişlere zarar verip vermediği tespit edilerek ağızda kalmasına veya çekilmesine karar verilir. 20 lik dişlerin ne yapılmasına karar verileceği zaman çenede yeterli yer olup olmadığı, çene ile diş boyutları arasındaki oran gibi unsurlar dikkate alınır. Bunun yanında diş eti altında gömük durumu varsa, bütünüyle kemik içinde gömük kalmış dişler varsa bu tür dişlerin çekilmesi daha doğru olur.
Şayet gençlik zamanında gerekli tedaviler yapılmadan, erken vakitte çekilmiş 1.büyük azı dişi ve 2.büyük azı dişi sebebiyle ağız içinde diş eksikliği varsa, yirmi yaş dişlerinin muhafaza edilmesi ve gerekli olan diş tedavilerinin yapılması daha doğru olur. İleriki dönemlerde bir köprü protezi yapılması gerekirse, yirmi yaş dişleri ile gerekli olan tedaviler yapılabilir. Aksi halde köprü protez uygulama imkanı olamayacağından, bir hareketli diş protezi uygulaması yapılası gerekebilir.


Yirmilik dişlerin gömük kalma seviyelerine göre sınıflaması;
Bütünüyle kemik içinde gömük kalmış yirmi yaş dişleri.
Kemik içinde değil de dişeti içinde gömük kalmış halde olan yirmi yaş dişleri.
Bir bölümü ağız içine çıkmış, bir bölümü dişeti altında kalmış olan yirmi yaş dişleri.
Normal fonksiyonda tamamen sürmüş yirmilik dişler.
Yirmi yaş dişlerinin çene kemiği içinde sürüş şekline göre sınıflaması.
Ön tarafta bulunan diğer dişler ile aynı fonksiyonda, çiğneme yüzeyleri birbiri ile aynı sırada olan dişler.
Çiğneme yüzeyinin ön tarafında olan dişlerle farklı seviyelerde eğik duran dişler.
Çiğneme yüzeyinin yakınındaki dişlerin yan yüzeyine 90 derece ile değdiği dişler.
Yirmi yaş dişlerinin neden olabileceği problemler şunlardır:
Dişin çevresinde veya kökünde kist veya tümör oluşumu.
İltihap sebebi ile çene ağrısı çekilebilir, çeneyi açıp kapatmakta zorluk yaşanabilir, dişeti iltihaplanmaları görülebilir.
Öndeki dişlere baskı yapması ile çarpık dişler oluşması.
Çok ihmal edilmesi halinde abse oluşması.
Ağız içinde veya yüzde şişlikler meydana gelebilir.
Çürük ve bakterilerin birikmesi ile ağız kokusu meydana gelebilir.
Yirmilik dişlerin pozisyonunun kötü olması sebebiyle dişe fırça ve diş ipi ile ulaşmayı güçleştirir. Bu sebeple bu dişler çok kısa zamanda çürüyebilmektedir. Ağız bakımına özen gösterilmesi durumunda bile yeterli derecede temizliği yapılamayabilir. Böyle bir durum olduğunda çok daha genç yaşlarda sürmüş dişlerde, bir tane bile çürük yokken, yirmilik dişlerde çürük olabilir. Bu sonuç tamamen dişin pozisyonu ile alakalıdır. Bunun yanında yirmilik dişlerin çürümesi, temas içinde olduğu 2.büyük azı dişinin de sürekli olarak çürük sebebi bakteriler ile temas halinde olması da sebep olur.
Yirmilik diş ne zaman çekilmelidir?
Kişide çene gelişimi tamamlanmış olmasına rağmen, doğru pozisyon halini almamış ise yirmilik dişler fark edilir edilmez hemen çekilmelidir. Böyle bir durumdan dişlerin ağrı yapması veya sorun çıkarması beklenmemelidir. Çünkü çürümeye başlayan veya kırılmış olan dişlerin çekilmesi daha zordur. Enfeksiyon veya abse meydana gelmiş bir durumda ağıza müdahale etmek veya diş çekimi daha zor olacağından, diş çekimi öncesinde antibiyotik kullanmak gerekecektir. Enfeksiyon durdurulduktan sonra yirmilik dişin çekimi gerçekleşebilecektir. Yirmilik dişin çekilmesinin ardından iyileşme süreci, genç yaştaki kişilerde daha kolay olurken, ilerlemiş yaşlardaki yirmilik diş çekiminde daha geç iyileşme süreci görülür. Bunun yanında kalp hastalarında, şeker hastalarında yirmilik dişin çekimi daha zor olabilir.
Yirmilik diş çekimi ve sonrası
Klinik bir ortamda steril şartlar altında yirmilik dişiniz çekimi için anestezi yapılır ve alan uyuşturulur ardından diş çekimi yapılır.
Gerekli görülürse anbiyotik tedavisi uygulanır. Şayet yirmilik diş çekimi sonrasında dikiş atılmış ise 1 hafta sonra bu dikişler alınır.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
[h=1]Kadınlarda Diş Sağlığı[/h]Kadınlarda, ergenlik, hamilelik, menapoz gibi dönemlerde hormonlara bağlı olarak farklı değişimler meydana gelir. Hormonlara bağlı olarak gelişen bu değişimlerden en çok etkilenenlerden biri de dişlerdir.
Ergenlik Çağında Ağız ve Diş Sağlığı
Kadınlarda ergenlik dönemlerinde, hormonsal değişikliklere bağlı olarak dişlerde farklılaşmalar görülmeye başlanır. Ergenlik döneminde diş etleri eskiye nazaran daha hassas bir hal alır. Ergenlik döneminde diş etlerinin bu hassaslığına bağlı olarak diş eti iltihaplanmaları yaşanabildiği gibi uçuk ve aft gibi lezyonlarda meydana gelebilir.
Hamilelikte Ağız Ve Diş Sağlığı
Gebelik dönemin ağız ve diş sağlığı kadınlar için büyük önem taşır. Zira gebelik döneminde hormonsal değişimler sebebiyle sık sık ağız ve diş sorunları yaşanabildiği gibi, gebelik sürecinde olmaktan dolayı çıkan diş sorunlarına tedavi yöntemi uygulanmakta engellerle karşılaşılabilir.
Gebelik esnasında en çok karşılaşılan değişiklik östrojen ve progesteron hormonlarının değerlerinin yükselmesidir. Bu durumda, dişler üzerindeki plak birikiminin ve diş taşı oluşumunun çoğalmasına, doğal olarak da var olan mevcut dişeti hastalıklarının artmasına ve daha rahatsız edici bir duruma dönüşmesine sebep olur. Bu durum genelde 2 ila 3 aylık gebe kadınları etkiler.
Hamilelikte dişeti hastalıklarının yanında epulis diye bilinen diş eti büyümesi sorunu da sık sık yaşanmaktadır. Bu diş eti büyümesi gebeliğin sonuna doğru kendiliğinden iyileşir. Lakin çiğnerken veya ağız bakımı sırasında rahatsız ediyorsa alınması gerekebilir.

Gebelik döneminde beslenme düzeni, hem anne için hem de bebek için genel sağlık ve diş sağlığı bakımından çok önemlidir. Gebelik döneminin 5 ila 6. haftasında bebeğin diş gelişimi başlar. Bu sebeple bebeğin diş sağlığı için gebelik döneminde protein, a,c,d vitaminlerini, kalsiyum ve fosfor yeterli derecede alınmalıdır. Gebelik döneminin aslında diş çürümesine etkisi yoktur. Gerekli olan ağız ve diş bakımı yapılırsa gebelik döneminde diş çürümesi sorunu yaşanmaz. Gebeliğin diş çürümesine tek etkisi, mide bulantısı sonucu meydana gelen kusma sonucunda ağız içindeki asiditeyinin artması ile oluşabilir. Ancak dişler fırçalanınca bu sorun ortadan kalkar.


Hamilelik Sırasında Diş Tedavisi Yapılabilir Mi?
Gebelik döneminin il ayından ve son üç ayında diş tedavisi yapılması sakıncalı bir durumdur. Ortaya çıkan ağız ve diş sorunlarının tedavisi sadece 4. ve 6. ayda gerçekleşir. Bu dönemler dışında yapılacak olan diş tedavisi, düşük tehlikesine veya erken doğuma sebep olabilir. Çok acil diş tedavisi gereken durumlarda kadın doğum doktoruyla ve diş doktoruyla ortak karar alınarak müdahale edilebilir.
Hamilelik Sırasında Yapılmaması Gereken İşlemler Var mıdır?
Hamilelik esnasında uygulanan lokal anestezik maddelerin katiyen octopressin içermemesi lazımdır. Zira bu madde uterusta kasılmaya sebep olabileceğinden düşüğe ya da erken doğuma sebep olabilir. Çok gerekli olmadığı durumlarda röntgen çekilmesi sakıncalıdır. Gereksiz yere ilaç kullanılmamalıdır. Özellikle tetrasiklin grubundaki antibiyotikler içilmemesi gerekir.
Menapoz Döneminde Ağız ve Diş Sağlığı
Menapoz döneminde kadınlarda hormonal hem de psikolojik açıdan değişiklikler görülmektedir. Bu tür değişiklikler hem ağız ve hem de diş sağlığını etkilemektedir. Menapoz döneminde gebelik döneminin tam tersine östrojen derecesinde azalma meydana gelir. Östrojen kalsiyumun emilmesi için gerekli olan bir hormondur ve eksikliğinde kemik erimesi sorunu ortaya çıkar. Kemik erimesi bedendeki bütün kemiklerde meydana gelir. Dişin etrafındaki kemik dokusunda meydana gelen erimeler, dişin desteğini yok olmasına sebepndan, dişlerin sallanıp ardından kaybedilmesine ile sonuçlanabilir. Bu sebeple, menapoz döneminde kalsiyum derecesinin yükseltilmesi için, doktor kontrolünde kalsiyum ve kalsiyumun emilimini arttıran D vitamini tüketilmesi gerekir.
 
Üst