Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Bir aşk(sizlik) öyküsü ya da pazarin kutsalliği

7. Mevsim

Paylaşımcı Üye
Katılım
2 Haz 2013
Mesajlar
180
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
63
Her şey pazar için. Duygularınız, aşkınız, kişiliğiniz.. Düşündüğünüz, düşünemediğiniz her şey. MIDAS kapitalizmin harika çocuğu. Elinin değdiği her şey dolar oluveriyor. Konu, Tülin Akyıldız’ın “www.Seni Arıyorum.com "Sanal Dünyada Gerçek Bir Aşk Öyküsü"” adlı kitabına, çağımızın-günümüzün değil- imrendirici aşk öyküsünün methiyesidir.
Çernişevski, bilinen romanı ‘Nasıl Yapılmalı” ya girerken okura “aptal okur” diye seslenir. Tülin Akyıldız öyküsünde okura aptal diye seslenmiyor, aptal mı? Yoksa biraz zeka kırıntısı taşıyor mu diye yoklama yapıyor, okuru gözlüyor.
Öyküsünde, kahramanlarına insana özgü, insanı insan yapan en “olmazsa olmaz”ı, aşkı aratıyor. Her şeyin metalaştırıldığı yaşamımızda sadece kendimize ait olması gereken -artık sadece kendimize ait olan diyemiyorum-zbirlikte üreterek ve paylaşarak doğan, gelişen, büyüyen duygularımızın üzerine konan ipoteğin altında çırpınışına, hepimize “işte aşk” dedirterek ince ince dalgasını geçiyor, paradoks yaratıyor ve okurun karşısına geçip bir psikanalist dikkatiyle beynindeki sinir sisteminin hala etkin olup olmadığını ölçüyor. Belki de hala “salt” insanın var olup olmadığını merak ediyor, olması gerektiğine ilişkin inancının heyecanını duyumsamak istiyor.
Öykünün kadın kahramanı Heidi, Olimpos dağında tanrıların gazabına uğradığı için Zeus tarafından bir uçan daireye bindirilerek denize terk edilir. (0 zamanlar uçan daireler deniz yolunu tercih ederlermiş). Heidi, Athikalı Odysseus’a yakalanmadan gizlice, okyanusların dibinden Ağrı Dağı’nın tepesine çıkar ve gözlerini açtığında kendisini “Laleler ülkesinde” bulur… “ Bu de ne lan” demeyin hemen, bekleyiinn.. Açıklıyoruz işte… İnsanların bir kısmı Olimpos’taki tanrılarca lanetlendiği için Vikingler’ce Istanbul Yedikule zindanlarına kapatılır, bir kısmı da Nuh’un Gemisine binip tüyer. Geriye Heidi’den başka hiçbir insan kalmaz. O da kendisinden başka hiçbir insanın bulunmadığı ve adı da “lanetlenmiş ülke” anlamına gelen Hollanda’da bulur kendini. İlk günün şaşkınlığı geçince burnunu rüzgârın estiği yöne çevirerek insan kokusu duymak ister, arar, arar, arar. Fakat ülke lanetlendiği için Hollanda’da hiçbir insan, hiçbir kadın ve hiçbir erkek yoktur. Yalnızlığını iliklerinde hisseder. Yoktur, Hollanda’da hiç insan yoktur. Bir erkeğin gözlerinin derinliğinde, ellerinin sıcaklığında kaybolma arzusuyla yanar tutuşur. “Hayatı yeniden yaratsak, üreterek, paylaşarak, çoğalsak, çoğaltsak, şu masmavi denizle gümüş renkli balıklar gibi kucaklaşsak, harcımızı aşkla, sevgiyle yoğursak, bu kocaman topraklarda bir tek sofra olsa” der. (Der mi acaba?) Yoktur, Hollanda’da bir tek insan yoktur, Sevgiye ve aşka susamışlık Heidi’nin bütün hücrelerini “CHAT”leştirir., Rüyasından, kilometrelerce uzunluğunda, ağzından mavi alevler saçan şimşek gürültüleriyle uyanır. Bir ses “İlgisayar”a değil “bilgisayara bak der. Bütün ulular, ermiş Heidi’nin yardımına koşarlar ve Heidi’ye bir bilgisayar armağan ederler. Bilgisayar cinleri “dile benden ne dilersen” derler. Heidi, düşünmeksizin “ICQ” programı der. Dileği derhal yerine getirilen Heidi ICQ programına girer ve yüz Türk ve Müslüman büyüklerinden Mehmet’i ekrana çağırır. Mehmet’in ne yapacağından pek emin olamadığı için yine de tedbiri elden bırakmayarak “hey Mehmet, niçin bana yazmıyorsun”. Mehmet cevaben ‘bana authorisation’unu ver” der. (bu de ne yahu demeyin, teknoloji özürlüler, bu diyorsak budur işte… Laf aramızda valla da billa da ben de bilmiyorum bu her ne demekse.) 0 da onu verir. Mehmet hemen yapıştırır “sevgilim”.. (kaçırır mı hiç, aslanım benim..?), Heidi bozum olur “terbiyesize bak” der. Mehmet bıyıklarını sıvazlayarak, içinden “karıya bak be” diye geçirir… “Ben hoşlandığım karıya sevgilim derim, bir sakıncası mı var anam” . Mehmet Karun kadar zengindir ve de hemen oracıkta Heidi’yi fetheder. (Yahu yine yanlış anladınız, öyle değil, yani Mehmet Heidi’nin yüce gönlünü fetheder). Heidi de zengin olmak istediği için Mehmet’i keşfeder. Hemen alevler yükselir, her yer ateş içinde. Ahali önce Amazon Ormanlarının yandığını düşünür. Ama herkes yanılmıştır. Bu ateş Mehmet’le Heidi’nin aşklarının ateşidir. Arizona’dan Teksas’tan, Çankırı ve Çorum’dan itfaiye araçları hemen yangın yerine sevk edilirse de bu aşkın ateşini söndürmek ne mümkündür. Terin suyun içinde kalan itfaiye erleri “ulan zibidiler ne haliniz varsa görün diyerek yangın yerinden uzaklaşırlar… Gerçi Mehmet Heidi’ye sık sık “hastir lan” diyerek rest çekse de Heidi bunu Mehmet’in ruhunun derinliklerinden kopup gelen bir aşk ve sevgi nidası diye algıladığı için aşk gemisi yara almadan salına salına mavi ufuklara açılır.
0 esnada Atlantik’in ötesinde BILL GATES namlı şahıs, uzmanlarını toplayarak bu “CHAT”leşmeden kaç dolar kazandıklarının hesabını yapmakla meşguldürler. Rivayet odur ki, Mehmet’in Heidi’ye tutkusu Heidi’nin adıyla hitap etmesine elvermez ve sık sık ona “Lan Lale” der. Heidi, Mehmet’ten bu sözü her duyduğunda mest olur, durmaksızın kendisine “Lan Lale” denmesini ister. Mehmet de Heidi’ye “aşkım, sen de bana “hıyar” diye hitap et” der… Öyle ki Mehmet birkaç dakika geçirse, Heidi “aşkııım, sen beni sevmiyin la, bana lale demedin” diye hayıflanmaya başlar… Mehmet edemez, kendini otomotiğe bağlar ve gün yirmi dört saat, her 5 dakikada bir Heidi’ye “lan laLe” diye iltifatlar yağdırır. Heidi’nin kendisine “hıyar” diye hitap etmesi için sitem sırası Mehmet’e gelmez bile, çünkü Heidi, çok sevdiği Mehmet’inin adını bile unutacak derecede adım başı “lan hıyar”, dahası duygu yoğunluğunu tam ifade etmek için “hıyar oğlu hıyar” pekiştirmesiyle Mehmet’i mutlu etmektedir. Heidi “Allah böyle bir aşkı tüm insanlara da versin” der, ama yeryüzündeki insanların bir kısmı Zeus’un laneti nedeniyle Nuh’un gemisine binip tüydüğü için, bir kısmı Zindancıbaşı İsmail efendinin gardiyanlıktan emekli olduğu Yedikule zindanlarına kapatıldığı için yeryüzünde Heidi ile Mehmet’ten başka insan kalmamıştır. Ama Heidi, Mehmet ve kendisinden üreyecek olanların birkaç yıl sonra birkaç milyara ulaşacağı uzak görüşlülüğe sahip olduğundan gelecekteki yavruları adına dilek tutmuştur, kabul ola… Bize de kıskançlık ve haset içinde bu erişilmez aşkın öyküsünü sizlere aktarmak kalmıştır. “Sürç-ü lisan eylemişsek… Affetmeseniz de olur… Ben öyküden, bu müthiş aşktan çok etkilendim, çookk… Artık her hanede bir internet sahibi olduğumuza göre, teknoloji, yaşanacak müthiş aşkları da ayağımıza getirdi demektir… Hem öyle, eskisi gibi aşık olmak için şöyle gelişip serpilmeye, delikanlı olmaya da gerek yok… “Tuşa basmanız yeter”… Bu aşk öyküsünü kendinize rehber seçip sevdiğiniz erkeğe “hıyar”, sevdiğiniz kadına ”lale” demeyi öğrenin yeter… Yok Kerem ile aslıymış, Ferhat ile Şirinmiş, Romeo ve Jüliyetmiş… Teknoloji “Chat” siteleriyle bizi bu tür gereksizliklerden kurtarmıştır. Heidi ile Mehmet’in aşk öyküsü on yıl önce başlamış, aradan geçen bu süre içinde nüfusumuz milyarlarla sayılır olmuştur. “İlgisayarlarınızı” kapatıp, bilgisayarlarınızın başına geçin… Tavlanacak karı kız, elde edilecek erkekler sizi beklemektedir. Heidi ve Mehmet’in aşkları size yol gösterir.
Tülin Akyıldız’ın öyküsü bir solukta okunuveriyor. İnce bir alay, kıvrak bir zekâ ve yetkin bir kalem ürünü. Okur deneme sınavından geçiriliyor. Beyni kendisine ait olanların elinde hüzün kalıyor, ipoteğe verenler “CHAT’leşerek sevgi ve aşk aramak için bilgisayarlarının başına koşuyorlar.
Kitabı bitirdiğinizde kapınızın anahtar deliğini kapatın, ola ki “CHAT”leşerek aşk arıyor olabilirsiniz. İşte o zaman Tülin Akyıldız’ın size hınzırca gülümsediğini ve tuşa getirdiğini göreceksiniz.
 

06Orbey

New member
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
749
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Ellerine emeğine sağlık Mevsim.Çok güzel bir paylaşım olmuş.Okuyucuların dikkatine ilgisine sunulur...
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Tuşa basmanız yeter”… Bu aşk öyküsünü kendinize rehber seçip sevdiğiniz erkeğe “hıyar”, sevdiğiniz kadına ”lale” demeyi öğrenin yeter…
 
Üst