This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Uçuk kaçık danslarım var, saçma sapan sevgilerim.
zehirli ok gibi bakışlarım, panzehir gibi öpüşlerim.
dedim ya saçma sapan uçuk kaçık. Sen üstüne alınma.
Eylül
Köprüden geçti gelin
beyazlar içinde savrulan saçları
hırçın yellerin bağrında
gözlerinde söz vermişliğin günahı
ve son kez çakan şimşekler şakaklarında
kara duvaklar kapatmış yüzünü
gök yüzü ağlıyor vermiş hüznünü
köprüden geçti gelin
kara duvaklar saklar yüzünü
sevenlerin duaları besler...
Sonbahardan Eylüldü, giderken savrulup yakıp yıkması ondandı.
Nasılda masum duruşunun altında saklı bir kıyameti var.
O sebepten yanık, yanık tütsü kokar teni
Değdiği yeri kanatır dokunduğu yeri yakar.
EYLÜL
Sensizlik bir rüzgar gibi vurur bedenine,
bir bıçak yarası gibi acıtır canını.
Hiç beklemediğin anda dolar gözlerin, ağlayamazsın
vurursun kendini yalnızlığın karanlık sokaklarına,
kimsesizliğin eşlik eder, acıyan yarana.
Bir kurt gibi kemirir içini, merhem siz hastalıkların.
Vaz geçersin ama...
selamı sabahı kesmiş
dost dediğim insanlar
herkes kapısını kapatmış
çekilmiş kendi dünyasına
unutmuş dostluğu arkadaşlığı
menfaat üzerine kurmuş
tüm yaşamını