Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Zakkum bitkisinin kansere çare olmasının izlediği yol

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Ziya Özel, tam adı Hüseyin Ziya Özel’dir. 1927 yılında Mersin‘in Mut ilçesi Kürkçü köyünde doğmuştur. İlk ve orta okulu köyünde ve Silifke’de okudu. Parasız yatılı imtihanını kazanarak Kayseri Lisesi’nde okudu, oradan mezun oldu.
1946′da girdiği askeri tıbbiyeden 1952 yılında mezun oldu. Askeri doktor olarak beş yıl hizmet verdi. 1957-1961 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi‘nde genel cerrahi ihtisası yaptı. 1962′de ordudan istifa etti ve Muğla Devlet Hastanesi’nde göreve başladı. 1969′dan sonra Başhekimliğini de yaptığı Muğla Devlet Hastanesi’nden 1974′te emekliye ayrıldı, İstanbul‘a taşındı.
Doktor Ziya Özel Muğla Devlet Hastanesi’nde çalışırken 1966 yılında terminal safhadayken Nerium Oleander ile çalışmaya başladı. Tedavi olarak iyileşen hastaları 20 Eylül 1973′te Ankara‘da yapılan 4. Balkan Tıp Günleri sempozyumunda takdim etti. Bu sempozyuma katılırken amacı; bilim camiasının dikkatini etki mekanizması klasik kemoterapi ilaçlarından çok farklı ve bazı vakalarda kanserin türüne bakmaksızın etkili olan N.O. tedavisine çekmekti. Bu tedavi saç dökmüyordu, lökosit sayısını düşürmüyordu. İntramüsküler iğne ile verildiğinde aşı olduktan sonra görülene benzeyen bir ateş yükselmesi görülüyordu. Bu ateş; dozu ayarlayarak kolayca kontrol edilebiliyordu, kanser vücuttan yok olduktan sonra da çıkmaz oluyordu. Umudu; sempozyumdan sonra N.O. ile ilgili ciddi, kapsamlı bilimsel araştırmaların yapılacağı ve N.O. tedavisinin insanlığın hizmetine bir an evvel gireceği yönünde idi.
Sempozyumdaki tebliğine reaksiyon hiç de umduğu gibi olmadı. Klasik tedavi uygulayıcısı bazı onkologlar, farmakologlar ve üniversite okutmanları N.O. tedavisinin yasaklanması yönünde Sağlık Bakanlığı’na baskı yaptılar. Ancak, Dr. Özel çalışmalarından vaz geçmedi ve daha başka vakaları Türk tıp dergisi Dirim’de yayınladı.
N.O. ile ilgili çalışmalarını sürdürebilmek, bilimsel araştırma kurumları ile ilişkiler kurabilmek gayesi ile Muğla Devlet Hastanesi’nden emekliye ayrılarak Nisan 1974′te İstanbul’a taşındı. İstanbul’da değişik üniversitelerle ilişki kurdu. Ancak, beklediği neticeleri alacak çalışmalar yapılamadı.
1985′te yurt dışında araştırma kurumları aramaya başladı. N.O. ekstreleri ile ilgili patent başvurusunu A.B.D. Patent ve Müseccel Marka Ofisi’ne yaptıktan sonra sanayileşmiş değişik ülkelerde bir düzine ilaç firmasına N.O. tedavisini tanıtan birer paket gönderdi.

Bunlardan İsviçre’nin Sandoz firması konu ile ilgilendi ve N.O. ekstre örneklerini test enin bağışıklık sistemini harekete geçirdiği rapor edildi. Sandoz bilimcileri N.O. ekstreleri için “immünomodülatör” (bağışıklık sistemi düzenleyicisi) tabirini kullandılar. Değişik nedenlerden dolayı Sandoz ile irtibat devam etmedi.
N.O. ektresinde bulunan aktif maddeleri tesbit etmek ve ayırmak gayesi ile 1988 yılında Münih Üniversitesi Farmakoloji Enstitüsü’nde bir araştırma grubu kuruldu. Bağışıklık sisteminin aktivasyon ve düzenlenmesine katkısı olabileceği düşünülen bazı polisakkaritler ayrıldı. Neticeler 17-22 Temmuz 1990′da Almanya’da Bonn’da toplanan Doğal Aktif Maddelerin Biyoloji ve Kimyası (Biology and Chemistry of Active Natural Substances (BACANS)) sempozyumunda takdim edildi. Ancak, araştırma grubunun bazı üyeleri neticelere ve N.O. ekstresine kendi başlarına sahip olma gayreti içine girince grup dağıldı.

1995′te bir Amerikan risk kapital şirketi [o zamanki adı ile Pharmaceutical Ventures Trust, daha sonra Ozelle Pharmaceuticals, Inc. (OPI) patentlerin lisanslarını talep etti. Dr. Özel şirketin N.O. ekstrelerini geliştirip, insanlığın hizmetine girecek hale getirmesi halinde lisansı verebileceği yönünde şartlı anlaşma imzaladı.
Yıllar önce olay yaratan zakkumun kansere çare olabileceği açıklamasının ardından Prof. Dr. Ziya Özel’in zakkumlu kanser ilacı uzun zaman sonra FDA’ın ilk denemelerinden başarıyla geçti.
Doktor Ziya Özel’in 1986′da başvurusunu yaptığı patent, 1992 yılında, ABD’den, zakkumdan elde edilen ‘Oleander’ maddesinin bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi üzerine patent aldı. Doktor Ziya Özel, Anvirzel müseccel markası ile bilinen Nerium Oleander ekstrelerinin mucididir.
Dr. Robert Buckowski başkanlığındaki Cleveland Kanser Kliniği’nde gerçekleştirilen ve zakkumdan elde edilen hammaddenin tümörlere karşı etkili olduğunu gösteren klinik çalışma, ABD’de Amerikan Klinik Onkoloji Cemiyeti’nin 2001 yılında düzenlediği konferansta da sunuldu. İrlanda‘da bazı durumlarda ilacın kullanılmasına izin verilmişken, Honduras‘ta ilaç resmen eczanelerde satılmaya başlandı.
ABD Onkoloji Birliği, Zakkum ekstreli ilacın FDA tarafından yapılan 1. Deneme Safhasının başarıyla sonuçlandığını 3-7 Haziran 2011 tarihinde Memphis’te yaptığı toplantıda açıkladı. İlacın minimum dozlarının bile bir çok kanser türünde hastalığın ilerlemesini durdurduğu kanıtlandı. İlaç üretim ve satış için 2. Deneme Safhasına giriyor. Ancak şimdiden yardımcı tedavide kullanılmasına izin verildi.
Not : oldukça zehirli olan zakkum bitkisinin çay gibi kaynatılarak içilmesi son derece zararlıdır, sakın kendi başınıza denemeyin.
 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
DR. Ziya ÖZEL

Dr. Ziya Özel 46 yıl zakkumun kanseri tedavi ettiğini söyledi durdu. Ürettiği formülün patentini ABD'den aldı. Ama ona kimse inanmadı. 81 yaşındaki Özel, ilaç üretme çalışmalarının Amerika'da sürdürüldüğünü söylüyor. Ama kendisi öyle yılmış ki "Artık ne hasta bakmak ne de mücadele etmek istiyorum" diyor

Dr. Ziya Özel'in adını pek çoğumuz ilk kez bundan 20 yıl önce duyduk. 1988'de katıldığı bir televizyon programında kansere zakkumla çare bulduğunu anlatmıştı. 1962'de Muğla'da tanıştığı bir bitkiyi incelemeye başlayan Özel o yıllarda kendi deyimiyle "Türkiye'yi dünyanın en zengin ülkelerinden biri yapacak olan bir buluş'a imza attığına inanmıştı. Çünkü Özel bu bitkinin kanser üzerindeki etkilerini keşfetmişti.

Ne olduysa tam da Özel'in bu bilgileri tıp dünyasının hizmetine sunmak istemesiyle oldu. Onun için "Şarlatan" ve "Haddini bilmez" diyorlardı. Adı artık tedavisinin esasını oluşturan bitkiyle birlikte "zakkumcu Ziya" olarak anılır olmuştu. Çalışmaları uluslararası düzeyde bilinir hale gelse hatta ABD'de ilaç üzerine çalışmalar başlasa da Türkiye'de hak ettiği itibarı bulamadığını söylüyor. Tüm yaşadıklarını yakında yayımlanacak bir kitapta toplayan Özel "Tek derdim bu ilacı yaparak Türk insanını korumaktı. Tek başıma bu kadar başarabildim. Artık hasta bakmıyorum" diyor.

- Neden başka bir bitkiyi değil de zakkumu incelemeye başladınız?

- Ben cerrahım. 1962'de Muğla Hastanesi'ne tayin oldum. Tatil günlerimde civar köyleri geziyordum. Oralarda köylülerin cilt kanseri olan yerlerine zakkum yapraklarını koyduklarını gördüm. Ankara Hıfzıssıhha'da bir araştırma yaptım ve orada Fransızca bir kitap gördüm, içinde şöyle bir cümle vardı: "Olaender bitkisinin (zakkum) terkibi tam araştırılsa bir ilaç hazinesi olduğu görülür." Acaba bundan ilaç nasıl yapılır diye araştırmaya başladım. O sırada bana cilt kanseri bir hasta başvurdu. Kadını ışın tedavisine gönderdim ancak gitmedi. Zakkumun usaresinden bir pomat hazırladım, yaraları iyileşti. Sonra araştırmaya başladım.


 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
"sen kim oluyorsun?" dediler

- Bu arada hasta kabul etmeye başladınız değil mi?

- Hiç istemiyordum ama akın akın hasta geliyordu. Hatta dönemin Tarım Bakanı İlyas Karagöz'ün bir yakını son umut olarak bana geldi. Midesini açtım ama hemen kapattım çünkü kanser her yerini sarmıştı. Eczacılık ve ziraat fakültelerinde okuyan iki oğlu vardı, onlara babalarının çok kısa bir ömrü kaldığını anlattım. Ama onlar yaptığım çalışmayı babalarına uygulamam için ısrar ettiler. Epey bir iyileşme oldu ama uzunca bir süre hastadan haber alamadım. Aradan bir buçuk sene geçti, bir adam geldi ve "Ben mide kanseri olan hastayım" dedi. Adam sapasağlamdı. Doğru yolda olduğumuzu anladım.

- Bu çalışmaları meslektaşlarınızla ilk ne zaman paylaştınız?

- Bütün hastaları, vakaları topladım ve 1973'te Tıp Günleri Toplantısı Kongresi'nde anlattım. Orada "Elimde kansere iyi geldiğini tespit ettiğim bitkisel bir ekstre var. Bu, bugüne kadar kullanılan kanser ilaçlarına benzemiyor. Ne saç döküyor, ne kan değerlerini düşürüyor. Hiçbir yan tesiri yok" dedim. Yani ilk kez kanserde bağışıklık sisteminin altını ben çizdim. Ama ertesi gün kıyamet koptu. "Sen kim oluyorsun?" dediler.

- Sonra ne oldu?

- Türkiye'deki şartlar böyle bir bilginin kabul görmesini engelledi. İlk televizyona çıkışım zaten öyle oldu. Orada yaptığım sunumu haberlerde yayınladılar. Bu hakaretlerden sonra yine de çalışmalarıma devam ettim. 1988'de bir haber programa çıkardılar. Birkaç gün sonra da üç saatlik bir açıkoturuma çıktım. "Söylediğinizin hiçbir geçerliliği yok" dediler.


RAPORU AÇIKLAYAMADIK

- Televizyonda tartıştığınız hekimlerin karşı çıktığı nokta neydi?

- Bu kişilerden biri o dönem Türk Tabipler Birliği ikinci başkanıydı. "Zakkumun kanser üzerinde hiçbir etkisi yok. Buna ait Hacettepe Tıp Fakültesi'nde Dinçer Fırat'ın bir araştırması var" dedi. Ben "Dinçer Fırat literatürden bulduğu bilgilerle TÜBİTAK'a bir rapor verdi. Benim çalışmamla alakası yok" dedim. "Bilim adamı yalan söylemez" dedi. Televizyon programında bu şahıslardan biri "Bağışıklık sistemine etki eder demek önemli bir iddia. Kim bilir hangi uydurma laboratuardan bu raporu aldınız? Sandoz, Roche gibi önemli şirketlerden alsanız öper de başıma koyarım" dedi. Programda dönemin Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı da vardı.
Akarcalı'nın çantasında da Sandoz'un bizim ilaç üzerine yaptığı araştırmanın raporu vardı. Ancak üzerinde gizlilik damgası bulunuyordu. Dolayısıyla açıklayamadık. Bir süre sonra bir gazete Sandoz'un raporunu yayımladı. Sonra gazeteciler bu hekime gidip "Sandoz bu araştırmayı yaparsa öpüp başıma koyarım demiştiniz" dediler. Bu kez o hekim "Sandoz'a ben kırmızıbiberi yollasam içinde iki tane immün sistemini etkileyen madde vardır diye rapor verir. Onların yaptığı çalışmaya güvenmiyorum" dedi.

Formülü evinin mutfağında üretti patentini ABD'den aldı

- Zakkumla ilgili yurtdışındaki çalışmalar nasıl başladı?

- Bu ilacın dünya önüne çıkması için aşılması gereken çok merhaleler vardı. Bunlar benim maddi gücümün çok ötesinde şeyler. Mesela patent konusunu Türkiye'de bilen yok. Patent için ABD'ye başvurduk. Eğer yararı ve kullanılabilirliğ i ispat edilmezse ABD'den patent alamazsınız. Bizim patentimiz altı yılda çıktı.
Oğlum başvuruyu 1986'da yaptı. Patent için yaptığım çalışmayı bir bilimsel dergide yayımlatmamız gerekiyordu. Daha bilgileri bırakır bırakmaz bir dergiden arayıp oğluma "Kansere ilaç bulmuş olamazsınız. Böyle bir şey olsa Türkiye köşeyi döner. Böyle bir çalışmaya önce devletiniz sahip çıkar. Siz doğru söylemiyorsunuz" demişler.
Bu cevap karşısında çok müşkül durumda kaldık. ABD'de yayımlanan yazarını hiç tanımadığım bir kitapta Bitkisel Ajanların Kansere Etkisi başlığı altında zakkumu anlatıyor ve bizim ilacımız olan Anvirzel'den şöyle bahsediyor: "25 yıl önce Türk doktor Ziya Özel zakkumdan toksik olmayan Anvirzel'i elde etti. Özel kendi ülkesinde kabul görmedi. Çalışmak için evinin mutfağını kullanma mecburiyetinde kaldı. 1992'de ABD'den patent aldı. 494 hastasını tıp kongrelerinde takdim etti."

İlacın sahtesini üreten Honduras köşeyi döndü

- Türkiye'de hala çalışmalarınıza ilgi gösterilmiyor mu?

- Dünya tıp literatürüne ismim geçti. Ama Türkiye hala ilgisiz. Memphis'deki Danny Thomas Araştırma Merkezi benim formülümü incelerken Türkiye'den Sağlık Bakanlığı oraya "Bu adam sahtekar" diye yazı gönderdi. 1996'daki bu araştırma kesildi. Bulduğum formülden üretilen Anvirzel adlı ilaç İrlanda'da kullanılıyor. İrlanda beni davet etti, oradaki doktorları yetiştirdim. Honduras'ta bu ilacın sahtesi yapılıp satılıyor, köşeyi döndüler. İrlanda Tıp Birliği'nin şeref üyesi oldum. Ama Türkiye'de mesleğinin 50. yılını dolduran hekimlere verilen Türk Tabipler Birliği plaketini bile bana layık görmediler.

- ABD'deki çalışmalar ne durumda?

- İlacın patentini aldık. Faz I denemeleri tamamlandı. Ama faz II için anlaşacak hastane ve onun imkanlarını karşılayacak bir şirket bulunması için çalışmalar devam ediyor.

İlacımla kanser olan kardeşimi de ve kendimi de tedavi ettim

Türkiye'de olduğu gibi dünyanın her tarafında kanser ilacının bulunmasını engelleyecek karşı teşebbüsler olacağını hesap edebilirsiniz. Kemoterapi sektörü trilyon dolarların döndüğü bir piyasa.

Kız kardeşim tiroit kanseri oldu, teşhisini ben koydum. Ameliyatını ben yaptım. Şu anda hiçbir şikayeti yok. Ben de kanser oldum. Yüzümde bir ben çıktı. Kanserli olabileceğinden şüphelendim. Aldırdıktan sonraki tahlilde cilt kanseri çıktı. Dört buçuk ay kendime iğne yaptım ve iyileştim.

Şu anda televizyonlarda yalan yanlış o kadar çok şey söyleniyor ki bitkilerle ilgili. Türkiye'deki duruma üzülüyorum. Kanserli hasta artıyor. Beyin tümörlerinde artış var, bunu cep telefonlarına bağlıyorum.

Çok sayıda hekim hastam oldu. Ama onlar da seslerini çıkarmadı.

O kadar çok hasta iyileştirdim ki sayısını bile hatırlamıyorum

- Yılmadınız mı hiç uğraşmaktan?

- Bu suali beni gören herkes sorar. Fakat bir hastanızı iyileşmiş sapasağlam görünce size mücadele etmek için yeniden güç geliyor. Size ölüm halinde hastalar geliyor ve siz kendi gözlerinizle onların iyi olduğunu görüyorsunuz. Ondan sonra bu mücadeleyi nasıl bırakacaktım ki... Ama artık hasta kabul etmiyorum.
Bir kişi tek başına Türkiye'ye yetmez. Binlerce kanserli hasta var. Tedavi ettiğim kişilerin sayısını hiç bilmiyorum. İyileştiğinden haberim olmayan onlarca hasta var. Bazen tesadüfen öğreniyorum. Bir kitap yazdım, şu anda yayınevleriyle görüşme halindeyim, yakın zamanda yayımlanacak. Şimdilik adı Dr. Ziya Özel ve Zakkum Gerçeği. Kitapta bütün hayatımı ve yaşadığım her şeyi yazdım.

- Bundan sonrası için beklentiniz nedir?

- Gönül ister ki bir kuruluş bunu sahiplenip, piyasaya çıkaracak hale getirsin. Dünya ne yapıyor en azından bunu incelesinler. Honduras'ta bu ilacın etkileri ne olmuş, İrlanda'da Hepatit C tedavisinde bu ilaçtan nasıl bir netice almışlar. Ona baksınlar. Benden bu kadar; yoruldum ve bıraktım. Günün birinde bu ilaçlar yurt dışından ithal edilecek. Eğer daha evvel harekete geçebilseydik Türkiye'nin kimseye borcu kalmazdı.

Dr. Özel değişik hastalıklardan muztarip insanlara yardıma kendini adamış bir Türk cerrahıdır. Anvirzel müseccel markası ile bilinen Nerium Oleander ekstrelerinin mucididir.

Oleander ekstrelerinin bağışıklık sistemini düzenleme (modüle etme) özelliği vardır. Kanser ve bağışıklık sistemi düşkünlüğünden kaynaklanan hastalıkların tedavisinde kullanılırlar.

Bu sitede Nerium Oleander tedavisinin geçmişi ve güncel durumu ile ilgili bilgiler sunulmaktadır.
 

başak

Game Master
Katılım
30 Ocak 2013
Mesajlar
220
Tepkime puanı
5
Puanları
0
piyasada neden yok kanseri iyileştiren tedavi eden bir ilaç kemoterapi ışın veriliyor tek tadavi denilip ama nedense onlardaa başkaa organlarda farklı etki ediyor kanser sadece birinci evrede hafif olanlarda kurtulma şansı oluyorr peki ya diğer evrelerde olanlar malesef bir tedavi ve ilacı olmadıgından ölümle buluşuyorlar :(
 
Üst