MayıS
Sayfa Yöneticisi
- Katılım
- 27 Ocak 2013
- Mesajlar
- 1,303
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 48
Yaşanmış Halk Türkülerinin gerçek öyküleri
ZİYA TÜRKÜSÜ
(Fikriye nin Söylediği Şekliyle)
Çamlığın başında tüter bir tütün;
Acı gormiyenin yürüğü bütün
Ziya nın atını pazara tutun
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Benim yarim yaylalarda oturur
Ak elini soğuk suya batırır
Demedim mi yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Ham meyveyi koparttılar dalından
Ayırdılar beni nazlı yerimden
Demedimmi nazlı yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Gendi gidip ehbabları kalan yar"
nakaratıyla söylenen Ziya Türküsünün Hikayesi şöyledir;
Ziya yakışıklı bir delikanlıdır. Yozgat ın Karacalar Köyündendir. Aynı köyden Fikriye adlı kızı sever ve nişanlanır. Fikriye nin babası Karacalar Köyü imamı Ali Hocadır. Ali Hoca Kızıltepe Köyüne imam olur. Ziya sık sık nişanlısını görmeye at sırtında gider. İki tarafta birbirini oldukça sevmektedir. Ziya bir gün ekin sularken üşütmüş ve karın ağrısından şikayet etmektedir. Doktora gider ama fayda bulamaz, bir hafta içinde ölür. Bir başka söylentiye göre, Ziya Bey yakışıklı, at düşkünü, çok iyi atan binen, iyi cirit oynayan bir yiğittir. İki köy arasında oynanan ciritte attan düşer orada ölür. Fikriye, nişanlısının ani ölümü karşısında duyduğu acıyı ve kederi şiire döker böylece Ziya Türküsü ortaya çıkar. Ağıtın tamamı 30 kıtadır. Yozgat ta çok sevilen ve söylenen bir türküdür.
ZİYA TÜRKÜSÜ
(Fikriye nin Söylediği Şekliyle)
Çamlığın başında tüter bir tütün;
Acı gormiyenin yürüğü bütün
Ziya nın atını pazara tutun
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Benim yarim yaylalarda oturur
Ak elini soğuk suya batırır
Demedim mi yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Ham meyveyi koparttılar dalından
Ayırdılar beni nazlı yerimden
Demedimmi nazlı yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi dönen yar,
Gendi gidip ehbabları yanan yar.
Gendi gidip ehbabları kalan yar"
nakaratıyla söylenen Ziya Türküsünün Hikayesi şöyledir;
Ziya yakışıklı bir delikanlıdır. Yozgat ın Karacalar Köyündendir. Aynı köyden Fikriye adlı kızı sever ve nişanlanır. Fikriye nin babası Karacalar Köyü imamı Ali Hocadır. Ali Hoca Kızıltepe Köyüne imam olur. Ziya sık sık nişanlısını görmeye at sırtında gider. İki tarafta birbirini oldukça sevmektedir. Ziya bir gün ekin sularken üşütmüş ve karın ağrısından şikayet etmektedir. Doktora gider ama fayda bulamaz, bir hafta içinde ölür. Bir başka söylentiye göre, Ziya Bey yakışıklı, at düşkünü, çok iyi atan binen, iyi cirit oynayan bir yiğittir. İki köy arasında oynanan ciritte attan düşer orada ölür. Fikriye, nişanlısının ani ölümü karşısında duyduğu acıyı ve kederi şiire döker böylece Ziya Türküsü ortaya çıkar. Ağıtın tamamı 30 kıtadır. Yozgat ta çok sevilen ve söylenen bir türküdür.