jeuseit
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 24 Şub 2014
- Mesajlar
- 679
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bunca zamandır nerede olduğumu soracak olursan
"Oldu bir şeyler" demeliyim
oturmalıyım bir taşa
kararan dünyada,
kendini yemiş bitirmiş bir nehirde.
Korumasını bilmiyorum yitirdiklerini kuşların
Geride bıraktığım denizi
ya da çığlığını kızkardeşimin.
Nedir bu toprağın zenginliği?
Gün neden günle kapanıyor?
Neden karanlık gece çalkalanıyor ağzımda?
Ve ölüm neden?
Nereden geldiğimi sormayacak mısın?
Anlatayım sana;
Kırık şeyleri
Acılı kapları
Sık sık tozlanan koca sığırları
ve tutulu kalbimi.
Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler,
ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan.
Ağlayan yüzlerdir bunlar,
Parmaklardır gırtlağımızdaki,
ve toprağa düşen yapraklardır.
Yiten günün karanlığıdır.
Yeşertir kaleleri hüzünlü kanımızdaki.
İşte menekşeler ve işte kırlangıçlar,
Sevdiğim her şey
Tatlı mesajlar veren günbegün
açıkta zaman
tatlılığı artan.
Kaçamayız biz; Dişlerimizin arasından:
Neden kemiriyor boşa giden zaman
sessizlik kabuğunu?
Ne yanıt vereceğimi bilmiyorum.
O kadar çok ki ölümüz
Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar
Ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyenler
Ve o kadar çok ki unutmak istediklerim.