- Katılım
- 26 Ocak 2013
- Mesajlar
- 4,217
- Tepkime puanı
- 124
- Puanları
- 63
Öylesine geçtiğim, geçirdiğim hatta hüzünle geride bıraktığım günde olduğu gibi yine
yabancısıydım bu şehrin ve yine yalnız! Dün akşam güneşi altında yürüdüm biraz,
şehrin en çok tercih edilen sokaklarında. Herşey ve herkes bana yabancı, uzaktı.
Tanıdık simalar gördüm; beni hiç anlayamayan, tanıyamayan yabancı simalar.
Önemsemedim. Tek tanıdık; seninle ayrı yarı otursakta yolculuk ettiğimiz tramvay ve
karşıdan karşıya geçerken baktığımız ışıklar, yine yeşil. Geride bıraktığım her yere
ve şeye garip bir hüzün ile birlikte sevinç bıraktım. Karanlık sokaklarda
boğuluyordum.
Caddelerin kalabalık karanlığında seni görme ihtimalim yoktu, postacının ümit dolu
mektubunu gönül kutuma bırakması da olanaksızdı, biliyordum.
Düşünüyorum da, beni anlamadın, senin için ağladığımı da duyamadın, senin için
ettiğim duaları da hissetmedin yüreğinde, sevgimi de hak etmedin belki. Sonu
düşünmeliyim son bir kez daha değil mi? Bu acıyla da yaşamaya alışırım, seninle
dopdoluyken sensiz yaşamaya alıştığım gibi demeli miyim ki?
Her zamanki gibi umursama beni!..
Ve yine gece; kendinden yanmalı kandillerimi karşıma almış dertleniyor,
dertleşiyorum. Korku doldu yüreğime. Beni korkutan gecenin karanlığımı, acınacak
bazen de gıpta edilecek yalnızlığım mı yada seninle dopdoluyken sensizliğim miydi
bilmiyorum?..
Seni düşünürken uyuya kalmışım, tutulmuş her tarafım; sana!