Ne kadar acı ve gerçek bir cümle değil mi? "Mutluluğun resmini çizemem ama acının heykelini bile dikerim!..."
Zaten halk türkülerimizdeki zenginliğin sebebi de halka mutluluğun haram kılındığı, acının reva görüldüğü bu vahşi düzen, bu vahşi töre, bu vahşi feodalitenin geleneklerinin eseri değil midir?
Acıyla yoğrulmuş, kederle nakış nakış işlenmiş, horlanmış, ezilmiş, dışlanmış, aç bırakılmış, sevdası tutuklanmış-yasaklanmış, küçük yaşta zorla evlendirilmiş, başlık parası adı altında körpe bedenler komprador pezevenklerin naif zevklerine kurban edilmiş, hayatlar karartılmış ama yine de yüreğinden, beyninden, dilinden, kaleminden sevgiye dair, barışa dair, insana dair asla eksilmemiş, şairin deyimiyle acıyı bal eylemiş bir halkın haykırışı olan halk türkülerimiz başka neyi anlatabilirdi ki?...
Mutluluk mu?
Etrafında bu kadar acı çekenler varken mutlu olmak mümkün mü?
Ha pop müzikle eğlenenleri mi diyorsun?
Onlara zaten bir anlam veremiyorum. Bunca acıyla gelen tarihimiz varken ve hergün acının katmerleştiği bir toplum varken ve bu toplumun bağrından kopup geldiğin halde etrafına bu kadar yabancılaşan, bu kadar duyarsız olan, bu kadar vefasız olan, bu kadar yüreği katı olan kişileri zaten tanımlayamıyorum.
Zira insanlık tarihinde böyle bir yaratık asla görülmemiştir. Asla unutulmamalıdır ki: "İnsan sosyal bir varlıktır"