Ünlü Yunan düşünür. [M.Ö. 412 Sinop, Türkiye - M.Ö 323 Korint, Yunanistan]
Türkiye'nin Sinop şehrinde doğmuş, burdan sürüldükten sonra Yunanistan'ın Atina şehrine yerleşmiştir. Burada ünlü düşünür Sokrates'ın öğrencisi olan Antisthenes'in izinden giderek Kinik yaşamı benimsediği söylenir. Daha sonra Korint şehrine yerleşmiş ve burada bir fıçının içinde yaşamını sürdürmüştür.
İnsanın kendi kendine yeterli olabilmesi gerektiğini savunmuştur. Uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğine inanmıştır. Kurallarla yaşayan insanların hiçbir zaman gerçek anlamda dürüst olamayacağını kabul eder. Atina sokaklarında gündüz vakti elinde fenerle dolaşarak, dürüst insan aradığından bahsedilir. Erdem olanın söz söylemek değil uygulamak olduğunu düşünür. Tek eşyası olan su kabını ise bir çocuğun elleriyle su içtiğini gördüğünde kırmıştır.
Gelenekçiliğe karşı tavır almış, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okumuş ve her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için toplumun tüm yerleşik kurallarına karşı çıkmayı, uzlaşımsal ölçü ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmayı amaçlamıştır.
Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.
Diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Onun tek amacı, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermek olmuştur. Bunun kaynağı bilgeliktir, Diyojen insanı erdemli yapmaya yaradığı için yalnızca bilgeliğe değer verir, öteki uygarlık değerlerini ise saçma, gereksiz ve anlamsız olarak reddeder.
DÜŞÜNDÜREN SÖZLERİ
Büyük İskender Diyojenin ismini duyup, tanışmak için fıçısına kadar gider. O sırada Diyojen fıçısının önünde uzanmış güneşin tadını çıkartıyordur. Büyük İskender kendini tanıtır: "Ben Büyük İskenderim" diyerek kendini tanıtır, Diyojen "Ben de Diyojenim" diye cevap verir. Büyük İskender Diyojenin bu rahatlığı karşısında şaşırır. Kendisinin üstün ve herşeyi yapabilecek güçte olduğunu belli etmek için: "Bir isteğin var mı Diyojen?" diye sorar.
"Gölge etme başka birşey istemem" der Diyojen.
Bu cevabın üzerine Büyük İskender adamlarına, "Eğer Büyük İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim" diye söyler.
Dürüst insan arıyorum. [Diyojenin, gündüz vakti elinde fenerle dolaşırken, ne aradığını soranlara verdiği yanıt]
Türkiye'nin Sinop şehrinde doğmuş, burdan sürüldükten sonra Yunanistan'ın Atina şehrine yerleşmiştir. Burada ünlü düşünür Sokrates'ın öğrencisi olan Antisthenes'in izinden giderek Kinik yaşamı benimsediği söylenir. Daha sonra Korint şehrine yerleşmiş ve burada bir fıçının içinde yaşamını sürdürmüştür.
İnsanın kendi kendine yeterli olabilmesi gerektiğini savunmuştur. Uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğine inanmıştır. Kurallarla yaşayan insanların hiçbir zaman gerçek anlamda dürüst olamayacağını kabul eder. Atina sokaklarında gündüz vakti elinde fenerle dolaşarak, dürüst insan aradığından bahsedilir. Erdem olanın söz söylemek değil uygulamak olduğunu düşünür. Tek eşyası olan su kabını ise bir çocuğun elleriyle su içtiğini gördüğünde kırmıştır.
Gelenekçiliğe karşı tavır almış, toplumdaki yapaylıklara ve uzlaşımsal değerlere meydan okumuş ve her tür yerleşik kuralın insanın doğallığına aykırı düştüğüne inandığı için toplumun tüm yerleşik kurallarına karşı çıkmayı, uzlaşımsal ölçü ve inanışların çoğunun boş olduğunu göstermeyi ve insanları yalın ve doğal bir yaşam biçimine çağırmayı amaçlamıştır.
Ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. Diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.
Diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. Onun tek amacı, kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermek olmuştur. Bunun kaynağı bilgeliktir, Diyojen insanı erdemli yapmaya yaradığı için yalnızca bilgeliğe değer verir, öteki uygarlık değerlerini ise saçma, gereksiz ve anlamsız olarak reddeder.
DÜŞÜNDÜREN SÖZLERİ
Büyük İskender Diyojenin ismini duyup, tanışmak için fıçısına kadar gider. O sırada Diyojen fıçısının önünde uzanmış güneşin tadını çıkartıyordur. Büyük İskender kendini tanıtır: "Ben Büyük İskenderim" diyerek kendini tanıtır, Diyojen "Ben de Diyojenim" diye cevap verir. Büyük İskender Diyojenin bu rahatlığı karşısında şaşırır. Kendisinin üstün ve herşeyi yapabilecek güçte olduğunu belli etmek için: "Bir isteğin var mı Diyojen?" diye sorar.
"Gölge etme başka birşey istemem" der Diyojen.
Bu cevabın üzerine Büyük İskender adamlarına, "Eğer Büyük İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim" diye söyler.
Dürüst insan arıyorum. [Diyojenin, gündüz vakti elinde fenerle dolaşırken, ne aradığını soranlara verdiği yanıt]