Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Sanalite~~Realite

06Orbey

New member
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
749
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Sanalite-Realite

Bugün sosyal hayatın literatürüne yeni bir kavramı eklemek ve bu kavramı irdelemek fikri düştü aklıma ve alıp elime kalemi yazmaya başladım.
Ben sanal alemde gezinmeye başlayalı çok fazla olmamıştı. Sanal alem diyorum, çünkü başkalarıda öyle diyor.Elektronik haberleşme çağına geç ulaşanlardanım.Bizim çocukluğumuzda lambalı, uzun dalga radyolar vardı(Ben küçükken o radyoların içinden sesi gelenlerin, orada yaşayan küçük insanlar olduğunu düşünür, onları oradan çıkarmak için evde kimsenin olmadığı zamanları kollardım..) Tv ve evde telefon gibi cihazlar gençlik yıllarımızda girdi hayatımıza. Onlarda varlıklı ailelerde ve kahvehane lokanta gibi yerlerde olurdu sadece.
Örneğin: Amerika'lıların aya inişlerini, mahalle kahvesinde birkaç çay parası ödeyerek izlemiştik TV de.Dünya şampiyonu boksör Muhammet Ali'nin maçlarını da öyle. Yılbaşı geceleri tv si olan bir arkadaşımızın evinde toplanır o geceyi, öyle birlikte tv seyredip eğlenerek geçirirdik.
Şimdilerde herkesin cebinde bir telefon, hatta bazen 2 telefon, çantada bir tablet pc, evlerde kişi başı uydu alıcılı tv'ler var. Çocuklar neredeyse 5 yaşında bilgisayar kullanmayı öğreniyorlar.Otobüste metroda, herkesin elinde bir internet erişimli telefon... Ya oyun oynanıyor, ya sosyal medyada olan bitenler takip ediliyor.

Peki iletişimin bu kadar yoğun olduğu bir dünyada, iletişimde olmanın insanlara bir faydası oldumu? Bence olmadı.Eskiden otobüse yada trene (o zamanlar metro, metrobüs gibi toplu taşıma araçları da yoktu) bindiğimizde, yanımızda ya da karşımızda oturanlarla hemen bir sohbet ortamı doğar, inme vakti geldiğinde; "iyigünler, hoşçakal" gibi sözcüklerle vedalaşır ayrılırdık. Hatta bu karşılaşmalar bir kaç kez tekrarlanırsa, bayağı iyi dostluklar bile kurulabilirdi. Oysa şimdi insanlar etraflarındaki canlı, yaşayan, hisseden insanlarla iletişim kurmaktansa, ellerindeki küçük ama marifetleri büyük iletişim araçları ile ulaşabildikleri kaynaklarla meşgul olmayı tercih ediyorlar.

Şimdi evlerimizde her türlü teknolojik ürün var. Hemde bir değil, birkaç adet.Türlü çeşit. Cepte olanı, Tel ve elektrikle bağlı olanı. Hatta uydu bağlantılı olanı vs.
Ancak sıcak insani ilişkiler varmı? İşte o yok.
Çoğu insan telefonla bile sesli (yüz yüze) konusmaktansa, kısaltılmış, sanal aleme uyarlanmış sözcüklerle yazışarak haberleşmeyi tercih ediyor.

Tabii hiç alışık olmadığımız halde, bizim gibi; nüfus cüzdanı eskimiş, bazı gençlerin "sen daha ölmedinmi moruk? Ne zaman öleceksin?" diye alayla bakıp, bu dünyaya metan gazı salınımını çoğaltan, gereksiz varlıklar gibi gördükleri kişilerde ayak uydurmak zorunda kaldı. Ve reel hayatta karşı karşıya kaldığımız yalnızlığımızı, elektronik ortamlarda oyalanarak unutmaya çalıştık.

Ama bir sorun vardı. Bizler bu ortamlarda karşılaştığımız her durumu, her kişiyi gerçek sanıyor, çeşitli ortamlarda (oyun salonlarında, forum sitelerinde,facebook, msn, skaype, gibi iletişim platformlarında karşılaştığımız ve zaman zaman karşılıklı yazıştığımız kişileri ciddiye alıyor, zaman zaman üzülüp, zaman zaman sevinerek gerçek birileri ile gerçek bişeyler paylaştığımızı sanıyorduk.(Yani düşüncede, çocukken radyonun içine saklanmış küçük insanların olduğunu nasıl sanmışsak, şimdide telin yada pc nin diğer ucundaki kişilerinde, canlı varlıklar olduğunu düşünerek yine yanılıyorduk) Peki sahiden telin diğer ucundaki bu kişiler sanal varlıklarmıydı.İşte bu soruyu sorduğumuz an kafalar iyice karışıyordu.Bizlere göre; Neticede telin diğer ucunda da yaşayan, nefes alan, benim gibi ölümlü, benim gibi etten kemikten yaratılmış bir insan vardı. Elleri olmasa, gözleri, hisleri, aklı ve fikri olmasa nasıl yazacaktı klavyede. Yoksa ekranımızda gördüklerimizdemi SANAL'dı?
Birgün BU SANAL ALEMDE müzik paylaşımı yaptığımız, güzel şarkılar eşliğinde, yüzeysel sohbetler ettiğimiz bir "SANAL" radyoda, sanal bir düşman musallat oldu ortamımıza. Ona düşman diyorum çünkü; onun gibi birinin reel hayatta barınabilmesi mümkün değildir. Ve o normal insan topluluklarında yaşayamıyacak kadar uyumsuz ve sapkın bir varlıktı. Reel hayatta asosyal psikopat düşmanlar olurdu da, sanal ortamda olmasa olurmuydu? İşte oda o rolü üstlenmişti. Ve bizlerin huzurunu kaçıracak, sinir katsayılarımızı yerinden zıplatabilecek kadar canlı olan, zeki ve becerikli bir sanal varlıktı.
Önceleri bana, sonrada benimle diyaloğu olan herkese çirkin sözlerle saldırmaya başladı. Ona ulaşamıyacağımızı, ona birşey yapamıyacağımızı düşünüyor, bizler gibi sanallığı benimseyememiş kişilere saldırarak, sapkın duygu alemini tatmin ediyordu.Herkes bu kişinin kimliği ile ilgili tahminler yürütüyordu. Bazılarına göre benimle bir meselesi olan o yüzden benimle dalaşan biriydi.Oysa ne gerçek hayatta nede sanal alemde böyle birinin düşmanlığını kazanacak bir eylemim olmamıştı.Bunu ben biliyordum.Ama ya dostlarım? İşte orası karışıktı biraz. Ortamımızda kimsede huzur kalmamıştı. Ama bu sanal varlık, kendisini gizlemeyi ve sanal alemin savunma mekanizmalarını çok iyi biliyor ve kullanıyordu. Çünkü, yaptığı şeyin bir insanlık suçu olduğunu biliyor ve yakalanırsa başına geleceklerden korkuyor, yakalanmamak için her önlemi alıyordu.

Saldırıların baş hedefi bendim. Gerçek hayatta görünen hiç bir düşmandan korkmayan ben, sanal alemin bu yaratığı karşısında çözümsüzdüm. Ve ne yazıkki benimle aynı ortamı paylaşan, bazı dostlarımda, bu sanal düşmanla, benimle birlikte mücadele ederek, ondan kurtulmayı denemek yerine, beni ortamdan uzaklaştırmayı seçtiler.Onlara göre onun derdi benimleydi. Ben gidersem ortada onlar için bir sorun kalmayacak, belkide onlar bu sanal düşmanla dostça iletişim bile kurabileceklerdi.
Kızıyorum, hırpalanıyorum, kontrolümü kaybediyorum diye beni sakinleştirmek için söyledikleri hep ayni cümleydi.Burası sanal alem. Burda bunlar normaldir. Duymayacaksın, görmeyeceksin. Olmamış sayacaksın. Çünkü olmuyor bunlar. Burası sanal. Sanal sanal sanal.
Bumuydu yani. Peki biz aslında bizden üstün bir gücün, hayatımızı yönlendirmek için kurduğu sanal bir dünyadamıydık? (Matrix filmindeki gibi).O yazıları görünmeyen, bilinmeyen, çözülmeyen bir güç mü yazıyordu.Peki neden beni seçmişti. Neden hedef bendim.Sorular sorular sorular ve yanıtsızlık...
Sonuçta arkadaşlarımın ve ortamımızın daha fazla zarar görmemesi için ben, mekandan ebediyyen ayrılmayı seçtim ve ayrıldım. Evet mücadeleyi sanal düşman kazanmıştı.Ve benim sanal olduklarını hiç bir zaman düşünmediğim, dostlarım artık huzurlu ve mutluydu. Geriside önemli değildi zaten.Gerçek hayatta yalnızlığından pekte şikayetçi olmayan ben, sanal alemde de pekala yaşamımı yalnız devam ettirebilirdim.

Ama bu sanal alem kavramını sorgulamaktan hiç vazgeçmeyecektim. Bir gece fikirlerine , kişiliğine, hayata bakışına hayran olduğum, azim ve feyz aldığım bir dostla bu konularda konuşurken, oda "boşa üzülüyorsun burası sanal.Lütfen bunu böyle kabul et bende sanalım ve sende" deyince, tamam dedim. Sende böyle diyorsan, demekki hatalı olan benim.
Ve sonuç: Sanal bir alemde gerçeklik aramayacaksın. Kimseye gerçekmiş gibi bağlanmayacak, önemsemeyeceksin. Pc'ni kapattığın anda her şey orada kalacak. Göremediklerini özlemeyecek, sevmeyecek, aramıyacaksın. Neticede onlar da birgün iletişim araçlarından senin ismini silecekler. Dedim...

İşte böyle dostlar. Bu yazdıklarımı kimse ciddiye almasın. Çünkü burası sanal alem. Burda ne ben, ne yazdıklarım, reel değil. Ciddiye alınamaz. Kimse üzerine alınmasın lütfen. Sanal hadiseler, sanal duygular, sanal düşünceler ne de olsa...
Tüm sanal dostlara, sanal olmayan sevgiler, saygılar. Sanal dünyalarınızın mümkün kıldığı bol eğlenceler ve sanal olmayan mutluluklar dilerim.

Sıra geldi literatüre: Sanallıkla ilgili nihayet kabullendiğim bu gerçekliklere "SANALİTE" diyelim.(Realitenin karşılığı olarak) Sanallığı gerçekliğe tercih edenlere "SANALİST", bu konudaki felsefi yaklaşımlara da "SANALİZM" diyelim.Sanal ortamlarda yaşanan aşklara "SANALAŞK",sanal kavgalara "SANALHARP" yani daha birçoğu bulunabilir. :)
Herşey gönüllerinizce olsun.

O'Ben
 

" W£L!K£ "

BurDa LAf ÇoK
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
3,726
Tepkime puanı
59
Puanları
48
Merhaba ORBEY.. Yazdıklarınıza kesinlikle katılıyorum..
Ama şu varki katılmak yetmiyor çünkü gerçekleştiremiyoruz katıldığımız halde..
Kişisel konulara gelince bahsettikleriniz arasında bende varım(konuyu açmak uzatmak istemiyorum, söz hakkıda verilmiş olarak görmediğim için sadece örnek kullandığınızı düşünüyorum.. Ne siz beni anlaya bildiniz ne ben sizi..)
İzninizle konunuzu sabitleştireceğim üste...
 

Hira

MayısFM Dj yi
Katılım
21 Şub 2014
Mesajlar
134
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Müthiş güzel bir yazı okudum .. Hayranlıkla tekrar tekrar okudum. Yüreğinize kaleminize sağlık. Ve gerçekten güzel bir konuya değinmissiniz Sayfalarca yazılabilir, günlerce tartışılabilir.
Yalnız değilsiniz...
 

06Orbey

New member
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
749
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yorum yapan arkadaşlara teşekkürler. Bir boş zaman yazısı sadece.Okuma zahmetine katlanan herkese de teşekkürler.
 

gatri

Paylaşımcı Üye
Katılım
9 May 2014
Mesajlar
341
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yazınız tam bir derslik olmuş
maalesefki bazı insanlar sanal diye olmadıkları (olamadıkları) kişiliklere bürünür
ama biz sanal değiliz,etten kandan candan insanlarız,ben hiç bir zaman karşımdakini sanal görmedim görmeyecemde
yazınız gerçekten harika olmuş
ellerinize,yüreğinize sağlık
 
Üst