- Katılım
- 26 Ocak 2013
- Mesajlar
- 3,726
- Tepkime puanı
- 66
- Puanları
- 48
Padişahlardan birinin, çok güzel bir doğanı vardı. Bu kuş bir
gün, saraydan kaçtı. Çocuklarına çorba yapmak için un eleyen,
yaşlı bir kocakarının kulubesine girdi. Kocakarı, iyi bir cins
olan bu güzel doğanı yakaladı. Kocakarı,
''Zavallı kuş! Sana iyi bakmamışlar. Kanatların fazla büyümüş, tırnakların da uzamış'' dedi.
Doğanı bağlayarak kanatlarını kısalttı, tırnaklarını kesti.
Yemesi için de önüne saman koydu. Bir yandan da,
''İşi bilmeyenler seni hasta eder, anneciğin sana çok güzel bakıp
büyütecek'' diyordu.
Padişah doğanını aramaya çıktı. Akşama doğru kocakarının
bulunduğu kulubeyi buldu. Birdenbire doğanını o halde görünce,
çok üzüldü, hüzünlendi. Padişah doğanına,
''Bu, senin bize olan vefasızlığının cezasıdır. Her türlü ihtiyacın karşılandığı halde, tutulduğun saraydan kaçıp, bu kötü kulübeye neden girdin? Başına gelenleri de hak ettin'' dedi.
Padişah bunları söylerken, doğan kırık kanadını padişahın
eline sürerek hal dili ile,
''Ben yanlış yaptım, suç işledim'' demek istiyordu.
*
Cahil, sevgisi ile de zarar verir. İyilik yaptığını zannederek, büyük kötülüklere sebep olur. İnsan yaratılışı gereği, hata yapabilir. Hatada ısrar etmeyerek, tövbe etmelidir. Candan tövbe edenleri, Cenâb-ı Hak affeder. Yeter ki kul samimi olsun. Göz yaşlarıyla birlikte dua ve iltica etsin.