Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Mai ve Siyah Özeti Halit Ziya Uşaklıgil

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
1.ROMANIN KONUSU:Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.

2.ROMANIN ÖZETİ: Ahmet Cemil,babasının ölümünden sonra,binbir güçlükle okulu bitirir ve kız kardeşini ve annesini beslemek için çalışmak zorunda kalır.Bunun için elinden fazla birşey de gelmemektedir.Çünkü yabancı dil bilmekten başka bildiği birşey yoktur.Ona kalsa,bütün çalışmalarını şiir üzerinde toplamayı;edebiyatımıza bir başka yön vermeyi ister. Ancak hayat mücadelesi onu çok genç yaşta karşılar.

Ali Şekip ,Hüseyin Nazmi gibi arkadaşlarıyla başlıca tartışma konusu budur zaten. Raci gibi kendisini kıskanan,arkasından dedikodular yaratan birine rağmen şiirde birşeyler yapacağına inanır . Bir yandan , Ahmet Cemil ,bu sarı , uzun saçlı, mavi gözlü ,kalem parmaklı genç, Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia’yı sever.Tek kaygısı onunla evlenmek,ona layık bir yuva kurabilmektir.Fakat bu mümkün olabilir mi? Olabilecek mi? Hep bunu hayal eder.

Okulu bitirdikten sonra ,zavallı genç çok sıkıntılı günler geçirir.Evlerine gittiğin öğrencilerin şımarıklıklarına katlanmak zorunda kalır.Ekmeğini kazanır ama, neler pahasına! Böylelerinden para kabul etmeğe mecbur kalmak ona pek ağır gelir . Başka çare de yoktur. Pek dayanamaz hale gelince , bu sefer kitapçılara polis romanları tercüme etmeye kalkar. O çağlarda pek sayılı olan bu kitapçılar da onun derisini yüzerler.Geceler boyu göz nuru dökerek yaptığı anlamsız tercümelere hiç denecek kadar az para verirler. Ne öyle eserleri tercüme etmek ister , ne de parasını üzüle üzüle almaya razı olur.

Ahmet Cemil, günün birinde “Mirat-I Şuun” adlı gazetede çalışmaya başlar. Hayatı az çok düzene girer. Hatta ,gazete sahibinin oğlu Vehbi Efendi, Ahmet Cemil’in kız kardeşi İkbal’le evlenir. O zaman Süleymaniye’de eski bir evde oturan Ahmet Cemil, kız kardeşini mutlu görmek hevesiyle güzel bir düğün yapar. Ama bu evlilik, o zamanın evlenme şartları yüzünden başarılı olmaz. Evlenenler daha önce birbirlerini tanımadıkları için bağdaşamazlar. Vehbi Efendi çok kaba, durmadan içen , küstah bir kimsedir. Öyle alçak bir heriftir ki, karısı hamile olduğu sıralarda beslemelerini okşayarak onlarla gönül eğlendirir. Ahmet Cemil bu adiliklere dayanamaz .Gülle dokunmaya kıyamadığı biricik kız kardeşinin hırpalanmasına, hatta dövülmesine razı olmaz. Bir gece, Vehbi, İkbal’I öyle hırpalar, durumunu düşünmeden öyle bir tekme atar ki zavallı kadın çocuğunu düşürür. Ahmet Cemil, çıldırmış bir halde, arkadaşı Ali Şekip’in dükkanına kendini atar. Ali Şekip’e anasınden aldığı küpeleri, yüzükleri emniyet sandığına rehin etmekte kendisine yardım için gitmiştir. Kız kardeşini ölümden kurtarmak gerekmektedir.Hiçbir önlem zavallı İkbal’i ölümün pençesinden kurtaramaz.

Hüseyin Nazmi, uzakça bir görevle dış işlerine tayin edilmiştir. Memmundur. Ahmet Cemil, bir gün onu ziyarete gider. Bir aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Nazmi, sevineceğini sanarak Ahmet Cemil’e başka bir haber daha verir. Lamia’yı evlendiriyorlardır.O zaman Ahmet Cemil Lamia’ya ait tek tük hatıra kırıntılarını bir daha yaşar. Bunlar, Lamia’nın çocukluğu ile ilgilidir. Zihninde, kızı, ailesinin ısrarıyla evlenmeyi kabul etmiştir diye tasarlar.Bir an sevgisini itiraf etmeyi düşünür.Ama yoksulluğu, işşizliği aklına gelince bir yuva kuramayacağını kabullenir. Bundan da vazgeçer.

Önce kardeşi, sonra Lamia… Geriye ne kalmıştır?Eseri mi?Genç adam,bütün ömrürünü koyduğu şiirlerini bir an bile duraklamadan ocağa atıp yakar. Yaşamı gözlerinde yaşlar,ağzında acı bir lezzetle seyreder. O esrin bir anlamı kalmamıştır artık.

Madem ki Hüseyin Nazmi gidiyor, o da gidecektir. Bir gün Taksim bahçesinde oturuken ileriye ait tasarlarını, tasarladıklarını hatırlar. Şimdi o da Anadolu’da bir görev alıp gidecektir işte. Kendisine kırgınlıktan başka birşey sağlamayan bu İstanbul’dan kaçacaktır. Kararını yerine getirir. Dertli anasını alarak bir vapura biner. Gece karanlığında, son defa İstanbulu, Cihangiri seyreder. Deniz karanlık, gece karanlıktır. Vaktiyle Tepe başında, gece, gözlerine bir elmas yağmuru gibi görünen ışıklar sanki sönmüştü. Şimdi her taraf simsiyahtı. Oda,güneşten, hayatın biçareliğiyle alay eden ışıktan kaçarak,sonsuz bir yoklukta mutlu ve rahat, yuvarlanıp gidecektir.

3.ROMANIN ANAFİKRİ:İnsan hayatta karşısına çıkan zorluklara karşı mücadele etmeli,hayallerle gerçekleri birbirine karıştırmamalıdır.

4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ:

AHMET CEMİL: Başarılı bir lise hayatı sürerken,son sınıfta babasını kaybeder ve hayat mücadelesine çok erken başlar.Amacı şiire başka bir yön vermek iken babasının ölümü herşeyi alt üst eder.Hayalleri olan bir gençtir.Babasının ardından kızkardeşi İkbal’in ölümü,son olarak da yakın dostu olan Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia’nın evlenmesiyle tüm hayalleri yıkılır.

HÜSEYİN NAZMİ:Ahmet Cemil’in en yakın dostudur.O da Ahmet Cemil gibi şiire düşkündür.İlbal’in ağabeyidir.

İKBAL:Ahmet Cemil’in kızkardeşidir.Özellikle babasının ölümünden sonra annesine ve ağabeyine bağlılığı artmıştır.

LAMİA:Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşidir.Güzel ve alımlı bir genç kızdır.Ahmet cemil’in kendisine olan aşkından hebersizdir.

5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

Eser,dili ağır olduğu için pek anlaşılmamakta,devamlı dipnotlara bakma ihtiyacı hissedilmektedir.Buna rağmen olayların anlatılışı akıcı bir dille ifade edilmektedir.Hayat şartlarının zor olduğu bir dönemde yazılan eser,insanın maddi durumunun hayatını nasıl etkilediği açık bir şekilde ortaya konmuştur

6.ROMANIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:

İstanbul’da doğdu.İstanbul’da başladıgı öğrenimini İzmir’de tamamladı. Öğretmenlik yaptı,çeşitli memurluklarda bulundu. Edebiyat hayatına 1884’te atıldı..Geniş bir kültüre ve bilgiye sahipti.Servet-i Fünun edebiyatının nesir alanında en güçlü kalemi oldu.Türk edebiyatının en büyük romancısı olarak kabul edildi.Romanlarındaki konularda çoğunlukla aydınlar arasından şeçtiği halde, hikayelerinde daha çok halkın yaşayışını konu olarak seçmiştir.




 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Nemide Özeti Halit Ziya Uşaklıgil


KİTABIN KONUSU : Annesi vereme yenik düşmüş ve kendisi de bu illetin pençesinde yaşam mücadelesi veren genç bir kızın yaşadıkları.

2. KİTABIN ÖZETİ:

Şevket Bey zengin bir adamın ikinci oğlu idi. Önce ağabeyini daha sonra babasını kaybetti. Babasını kaybettiğinde kendisine Sultanahmet Caddesi’nde bir konak, Kanlıca’da bir yalı, beş altı dükkan, bir zeytinlik, bir çiftlik kalmıştı. Şevket Bey babasının sağlığında herşeye meraklıydı hemen hemen her iş hakkında bilgi edinmişti. Hiçbirşeyin üzerinde çok fazla durmamış fakat hepsine eğilimi olduğunu göstermişti. Babasının ölümünden sonra Şevket Beyin içinde bir boşluk oluşmuştu.

Günler bu şekilde geçerken bir gün annesinin yanında yürümekte olan genç bir kız görmüştü. O an içinde bazı kıpırdanmalar oldu. Kıza o kadar dikkatle bakmıştıki kızcağızın yüzü kızarmıştı. Şevket Bey daha sonra aynı kızı bir kere daha görmüş ve evine kadar takip etmişti. Kızın girdiği ev Şevket Beyin evine yakın bir yerde bulunuyordu. Bir süre düşündükten sonra Şevket Bey bu kız ile evlenmek istediğini kızın annesine bildirmiş ve bu isteği olumlu karşılanmıştı. Şevket Bey evlendiğinde sanki dünyanın en mutlu insanı olmuştu. Fakat bu mutluluğu fazla uzun sürmedi. Karısı Naime hastalanmış ve doktorların muayenesi sonucu kesinlikle çocuk yapmaması tavsiye edilmişti.Fakat bu tavsiye biraz geç kalmış bir tavsiye idi.Çünkü Naime gebe idi.



Naime çocuğunu doğurdu fakat kendisi hayata gözlerini yumdu. Yeni doğan bu kıza Nemide adını verdiler. Bu acıya dayanamayan Şevket Bey yeni doğan bebeğini Dr. Osman Beye emanet ederek iki yıllık bir seyahate çıktı. Dönüşte kızını doktordan geri aldı. Fakat kızının da bünyesi annesi gibi çok zayıftı ve ömür boyu sağlığına büyük bir dikkat gösterilmesi gerekiyordu. Şevket Bey’in bundan sonra kendi hayatını kızına adamaktan başka yapabilecek hiç bir şeyi yoktu. Bir baba olarak bunu ve gerektiğinde bundan büyük fedakarlıkları yapmak zorundaydı.Çünkü Nemide ona Naime’den kalan tek ve en büyük varlıktı.



Şevket Bey kızının üzerine titredi. Yıllar geçti ve Nemide büyümüş gelinlik kız olmuştu. Nemide amcasının oğlu Nail’e karşı büyük bir aşk hissediyordu. Ancak Nail’in Nemide için hissettiği sevgi daha farklı bir duyguydu, onu bir kardeşçesine seviyordu.



Nail her hafta belirli günlerde amcasını ve Nemide’yi görmeye gelirdi. Nail Nemide’den yaşça büyüktü. Nail tıp eğitimini tamamlamak için Paris’e gittiğinde Nemide çok üzülmüştü. Nail Paris’te üç yıl kaldı ve geri döndü. Bir süre sonra Nail ile Nemide nişanlandı. Fakat Nail küçüklükten beri garip bir bağ ile bağlı olduğu Nemide’ye değil, küçük yaşta annesini kaybeden ve babası tarafından terkedilen teyzesinin kızı Nahit’e aşıktı. Nahit de Nail’e deliler gibi aşıktı. Nail Nahit’i çok sevmesine rağmen Nemide’nin sağlığını düşündüğü için duygularını açığa vurmuyordu ve kaderine razı oluyordu. Bir zaman sonra Nemide durumu sezdi ve nişan yüzüğünü Nahit’e verdi.Kendisini sevmeyen birisiyle evlenemeyeceğini söyledi.Bir süre sonra Nemide vereme yenik düştü ve Nahit ile Nail evlendiler.

KİTABIN ANA FİKRİ : Mutluluğun, başkalarının mutluluğuna engel olarak yakalanamayacağı ve sevginin fedakarlık gerektirdiği.

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ :

Kitap gayet klasik ve sade bir konudan bahsettiği için şaşırtıcı ya da gerçek dışı bir olay yaşanmamıştır. Bence kitaptaki en önemli olay Nemide’ nin nişan yüzüğünü hiç çekinmeden Nahit’e vermesidir.



Şevket Bey : Zengin bir babanın oğlu olması itibariyle hayatta pek sıkıntı çekmemiş fakat zengin oluşu kendisini bir şımarıklığa itmemiştir.


Nemide : Nemide de hayatta hemen hemen her isteği yerine getirilen birisidir.Bu durum Nemide’yi biraz şımartmıştır.



Nail : Öğrenimine öncelik vermiş ve daha sonra Nahit ile evlenmiştir.



Nahit : Küçük yaşta annesini kaybetmesinden dolayı duyduğu acı onu olgunlaştırmıştır.



Osman Bey : İyiliksever ve temiz kalpli bir insandır.

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER : Kitapta işlenen konu hayatta herkesin başına gelebilecek olayları ele almıştır. Fakat yazarın üslubu ve yaptığı tasvirler kitabı çekici kılmaya yetmiştir. Bu sayede kitap büyük bir akıcılık kazanmıştır. Kitabı ilk elinize aldığınızda sonuna kadar bırakamayabilirsiniz.

KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ : Servet-i fünun romancılarından. İstanbul’da doğdu ve yine bu şehirde öldü. İlk tahsilinden sonra Fatih Askeri Rüştiyesi’ne gitti ve 17 yaşında okuldan ayrıldı. 1884’te “Nevruz” gazetesini ,daha sonra “Hizmet” ve “Ahenk” gazetelerini kurdu. İzmir Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği yaptı. İdadide Türk Edebiyatı dersi okuttu. Reji Müdürlüğü Başkatibi oldu. Servet-i Fünun dergisine girdi ve en büyük romanları burada yayımlandı. Darülfünunda batı edebiyatı dersleri verdi. Mabeyin Başkatibi, Ayan Üyesi oldu. Sessizliği, batı müziğini, kitap okumayı, çiçekleri severdi. Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca, Arapça ve Farsça bilirdi. Roman, hikaye, tiyatro, mensur şiir, hatıra, hitabet, edebiyat tarihi, makale türünde eserler verdi. Romanlarında sosyal ve psikolojik konuları işler. Kahramanları gerçek hayattan alınmıştır. 150’den fazla eseri vardır. Modern Türk hikaye ve romanının babası sayılır. Çevirileri de vardır.

 

Eylül

Administrator
Sayfa Yöneticisi
Katılım
26 Ocak 2013
Mesajlar
4,217
Tepkime puanı
124
Puanları
63
Nesl-i Ahir Özeti Halid Ziya UŞAKLIGİL
KİTABIN KONUSU :


Kitap Osmanlı Devleti’ nin son kuşak gençliğini, Saray ve çevresini, gençliğin nasıl çöktüğünü konu almaktadır.



KİTABIN ÖZETİ



Süleyman Nüzhet, yüreği vatan sevgisiyle çarpan bir Osmanlı aydınıdır. Abdülhamit döneminin baskıcı yönetiminden bıkmış ve soluğu Fransa’da almıştır. Yıllar önce vefat eden karısından olan kızı Azra ise İstanbul’da kolejde okumaktadır. Artık memlekete dönme vakti gelmiştir, kızını daha fazla yalnız bırakmaya hakkı yoktur. İstanbul’a dönerken yalnız değildir. Yanında ecnebi memleketlerde eğitim görmüş; fakat çok şükür devşirelememiş vatan evlatları vardır: Şakir ve İrfan… Süleyman Nüzhet bu gençlere çok güvenmektedir. Ona göre Devlet’i bu çirkef durumdan ancak ve ancak bunlar gibi vatan evlatları kurtaracaktır(yani tüm kurtuluş ümidi gençlerdedir). Memlekete döndükten sonra Saray adamları Süleyman Nüzhet ve onun yanındaki gençleri takip etmeğe başlamışlardır. Çünkü Avrupa’daki jöntürk hareketlerine katıldıklarından şüphelenmektedirler ve oradaki faaliyetler hakkında bilgi almak istemektedirler. Bunun en iyi yolu; gençlere bazı mevkiler vaat ederek onları kendi lehlerine kullanmaktır. Bundan sonra Şakir’ i ve İrfan’ ı kazanmaya çalışırlar. Şakir, çok iyi bir delikanlı olmasına rağmen sağlam bir fikir telakkisine sahip olmadığından çok kolay kandırılır. Daha sonra Saray adına, vatansever Osmanlı aydınlarının ecnebi dillerde yayımlanan yazılarını çevirdiğine pişman olur,ama iş işten geçmiştir artık. İrfan, Şakir’e göre daha sağlam bir fikir telakkisine sahiptir; fakat o da babasını öldürenlerden intikam almak için Saray çevresinde dönen pis işlere bulaşmaktan kendini alıkoyamaz. Süleyman Nüzhet’in kızı Azra ise bir başka Osmanlı gencidir. Çok kültürlü bir kız olmasına rağmen klasik Osmanlı hatunu olma isteğindedir ve Süleyman kızını İrfan ile başgöz etmek isteğindedir. İrfan annesinin ölümüne dayanamayıp intihar eder.Memleketin diğer gençleri ise Saray ve çevresinin pislikleriyle haşır neşir olmuşlardır. Osmanlı Devleti’ nin kurtuluşu başka bahara kalmıştır.



KİTABIN ANA FİKRİ :


Osmanlı gençliği(ki Halid Ziya Uşaklıgil’ in Osmanlı gençliğinden anladığı İstanbul gençliğidir) bu Devlet’ i düze çıkaracak güce ve kudrete sahip değildir.



OLAYLAR VE ŞAHILARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :

Süleyman Nüzhet bilgili, kültürlü ve yüreği vatan sevgisi ile çarpan bir Osmanlı aydınıdır. Müthiş bir gözlem yeteneği vardır. Şakir, çok iyi bir insan olmasına rağmen sağlam bir karaktere sahip değildir.İrfan ise aksine sağlam bir karaktere sahip, ailesini çok seven biridir.



KİTAB HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜLÜŞLER :


Kitap, Halid Ziya Uşaklıgil’ in müthiş üslubunun kendini hissettirdiği, her Türk gencinin okuması gereken bir eserdir. Kitap kahramanların en cahili bile müthiş ağır bir dille konuşmaktadırlar. Yani kahramanlar Saray ve çevresinden seçilmiş. Her ne kadar Anadolu İnsanı’ ndan pek bahsedilmemişse de Osmanlı’ nın çirkef yanlarına ışık tuttuğu için önemli bir eser.


KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ :


Halid Ziya Uşaklıgil (1866-1945 ) Servet-i Fünun romancılarındandır. İstanbul’ da doğdu ve yine bu şehirde öldü. İlk tahsilinden sonra Fatih Askeri Rüştiyesi’ ne gitti ve 17 yaşında okuldan ayrılda.1884′ te “Nevruz” gazetesini daha sonra “Hizmet” ve “Ahenk” gazetelerini kurdu. İzmir Rüştiyesi’ nde Fransızca öğretmenliği yaptı. İdadide Türk Edebiyatı dersi okuttu.Reji Müdürlüğü başkatibi oldu. Servet-i Fünun dergisine girdi ve en büyük romanları burada yayımlandı.Darülfünun’ da Batı Edebiyatı dersleri verdi. Mabeyin Başkatibi, Ayan Üyesi oldu. Sessizliği, batı müziğini ve kitap okumayı, çiçekleri severdi. Fransızca, İngilizce, Almanca, İyalyanca, Farsça, Arapça bilirdi. Roman, hikaye, mensur, tiyatro, şiir, hatıra, hitabet, edebiyat tarihi, makale türünde eserler verdi. Romanlarında sosyal ve psikolojik konuları işler. Kahramanları gerçek hayattan alınmıştır.150′ den çok hikayesi vardır. Modern Türk hikaye ve romanının babası sayılır. Çevirileri de vardır

 
Üst