gatri
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 9 May 2014
- Mesajlar
- 341
- Tepkime puanı
- 12
- Puanları
- 0
şehire yakın bir köyde (belde) reşit adında bir çocuk yaşardı birde komşularının güzel kızı suna.
reşitle suna 9 yaşında birer çocuktular belki ama aralarındaki bağ arkadaş gibi dost gibi sevgili gibi değil ama canda can gibi tek yürek iki beden ama tek kalp gibiydiler
okula birlikte gidip birlikte oynayıp birlikte ders çalışıp birlikte vakit geçirirlerdi.
birbirlerini o kadar çok severlerki 1saat görmeseler çok özlerler birbirlerini.
böylece günler günleri kovalarken yurtdışıdan gelen sunanın babası ailesini alarak şehire taşınır
bu olayın üzerine reşit çok üzülür ve tam altı yıl boyunca suna;yı görmeden ama bir an olsun aklından çıkarmadan geçer .
artık reşit onbeş yaşında bir delikanlıdır ve şehirde çalışmaya başlar bu arada sunanın oturduğu yeride öğrenir.
ve her gün sabah işe giderken ve akşam gelirken sunanın oturduğu apartmanın önünden geçer belki görürüm umudu ile.
birgün ordan geçerken sunada balkona çamaşır asmaya çıkmıştır bir an gözgöze gelirler.
-suna ''sen reşit değilmisin diye sorar
-evet der ben reşitim ve sende sunasın
-aşkolsun der suna buraya kadar gelip bir merhaba demeden gidiyorsun
-bu taraflarda biraz işim vardı ve sizin burda oturduğunuzu bilmiyordum diye yalan söyler reşit.
suna girmesi için ısrar eder babası yurt dışına gittiğinden annesi ve ablası vardır reşiti çok sıcak karşılarlar hatta annesi suna seni hiç unutmadı her gün seni andı derken reşit mutluluktan havaya uçacak gibiydi demekki sevgisi karşılıksız değildi.
o günden sonra reşitle suna sık sık buluşup parklarda gezip cafelerde sohbet etmeye başladılar.
ama aralarında tek bir sevgi sözcüğü geçmeden onlar sevgiyi sözlerde değil gözlerde ellerde ve yüreklerinde yaşıyordu.
en azından reşit öyle sanıyordu.
böylece yıllar geçti ve reşitin askere gitme zamanı suna'ya içini açtı
ellerini ellerine alıp,kahve gözlerine bakıp
-''Sunam sen canımdaki cansın,sen öbür yarımsın,sen en kıymetlimsin,seni seviyorum seninle bir ömür geçirmek istiyorum benimle evlenirmisin''
suna reşite baktı bir süre
-''bak dedi seni seviyorum seninle gezmekten seninle olmaktan büyük keyif alıyorum,ama ben o köye asla gelin olarak gitmem.
reşit yıkılmıştı hayalleri vardı büyük umutları vardı,özlemleri
''elveda dedi o zaman elveda''
ve arkasına bakmadan gitti
ama asıl yıkımı askerden döndükten sonra yaşayacaktı reşit
ne acıki o köye asla gelin gitmem diyen sevdiği kız o köyde yaşayan teyzesinin oğluyla evlenmişti.
Suna'ma
gatri
reşitle suna 9 yaşında birer çocuktular belki ama aralarındaki bağ arkadaş gibi dost gibi sevgili gibi değil ama canda can gibi tek yürek iki beden ama tek kalp gibiydiler
okula birlikte gidip birlikte oynayıp birlikte ders çalışıp birlikte vakit geçirirlerdi.
birbirlerini o kadar çok severlerki 1saat görmeseler çok özlerler birbirlerini.
böylece günler günleri kovalarken yurtdışıdan gelen sunanın babası ailesini alarak şehire taşınır
bu olayın üzerine reşit çok üzülür ve tam altı yıl boyunca suna;yı görmeden ama bir an olsun aklından çıkarmadan geçer .
artık reşit onbeş yaşında bir delikanlıdır ve şehirde çalışmaya başlar bu arada sunanın oturduğu yeride öğrenir.
ve her gün sabah işe giderken ve akşam gelirken sunanın oturduğu apartmanın önünden geçer belki görürüm umudu ile.
birgün ordan geçerken sunada balkona çamaşır asmaya çıkmıştır bir an gözgöze gelirler.
-suna ''sen reşit değilmisin diye sorar
-evet der ben reşitim ve sende sunasın
-aşkolsun der suna buraya kadar gelip bir merhaba demeden gidiyorsun
-bu taraflarda biraz işim vardı ve sizin burda oturduğunuzu bilmiyordum diye yalan söyler reşit.
suna girmesi için ısrar eder babası yurt dışına gittiğinden annesi ve ablası vardır reşiti çok sıcak karşılarlar hatta annesi suna seni hiç unutmadı her gün seni andı derken reşit mutluluktan havaya uçacak gibiydi demekki sevgisi karşılıksız değildi.
o günden sonra reşitle suna sık sık buluşup parklarda gezip cafelerde sohbet etmeye başladılar.
ama aralarında tek bir sevgi sözcüğü geçmeden onlar sevgiyi sözlerde değil gözlerde ellerde ve yüreklerinde yaşıyordu.
en azından reşit öyle sanıyordu.
böylece yıllar geçti ve reşitin askere gitme zamanı suna'ya içini açtı
ellerini ellerine alıp,kahve gözlerine bakıp
-''Sunam sen canımdaki cansın,sen öbür yarımsın,sen en kıymetlimsin,seni seviyorum seninle bir ömür geçirmek istiyorum benimle evlenirmisin''
suna reşite baktı bir süre
-''bak dedi seni seviyorum seninle gezmekten seninle olmaktan büyük keyif alıyorum,ama ben o köye asla gelin olarak gitmem.
reşit yıkılmıştı hayalleri vardı büyük umutları vardı,özlemleri
''elveda dedi o zaman elveda''
ve arkasına bakmadan gitti
ama asıl yıkımı askerden döndükten sonra yaşayacaktı reşit
ne acıki o köye asla gelin gitmem diyen sevdiği kız o köyde yaşayan teyzesinin oğluyla evlenmişti.
Suna'ma
gatri