Merhaba olmazları bende kalanım...
Ben kendimi aşk için sildim, sen beni başkası için...
Daha önce hiç bu kadar özensiz sevilmemiştim.Aslına bakarsan çok da üzülmedim. Gidişin yüzünden aşka küsecek de değilim. Hatta ona inanmaya devam edeceğim. Aşka hep inanırız; çünkü o, dünyanın en gerçek yalanıdır. Aşk, ilk kez kazanılan bir son gibidir bazen. Bazen de son kez kaybedilen bir ilk. Aşkın çaresi yoktur derler; kim çare arıyor ki zaten? İnanma böyle şeylere katilim. Çaresiz aşk yoktur; çareleri reddeden aşıklar vardır. Bu sana bir şey hatırlattı mı? Şimdi eski bir arabesk şarkı var dilimde."Seninle aşkımız eski bir roman/yandı sayfaların/külüdür kalan" Gerçekten de bir roman gibi başlamıştı seninle aşkımız. Satırları aşarız diye düşünürken, devrik cümleler altında kaldık, ezildik.Sonra hayat denen silgi geçti üstümüzden. Ne izimiz kaldı geride, ne de anlatabilecek bir hikayemiz.Şimdi başka romanların sayfalarında başka hikayelere mezeyiz. Aşk büyük harfle başlıyor, sonra küçük harflerle devam ediyor ve sonunda minicik bir nokta, tüm cümleyi bitiriyor. İşte böyle katilim! Aşk başlıyor; öncesini sorgulatmıyor, aşk bitiyor; seni öncesine mahkum ediyor...
Öyle çok şey öğrendim ki senden sonra. Mesela, bir insan bir insana bir "hiç" gibi sarılabiliyormuş. Ve bir insan bir insanı içinden terk edebiliyormuş. Bana kimse bu kadar "hiç" ten sarılmamıştı ve kimse bu kadar içten ayrılmamıştı. Öyle zor geçti ki ilk günler, ayakta durmaya çalışmaktan, yaşamayı unutuyor insan. Nerede dursam yoktun, nereye gitsem ardımdan geliyordun. Sonra kendinde arıyor insan terk edilmenin hatasını. Yokluğun seni haklı, beni suçlu gösteriyor. Oysa varlığına duyduğum sevgiden daha şiddetliydi yokluğuna duyduğum nefret! "Kalbim! Hak ettin bu kırgınlığı, bu yorgunluğu" dedim ve sustum. Uzaklara gittim; bir aşk hikayesini gömüp sırt çantama... Susarak büyüttüm bendeki varlığını...Anlatarak tüketemem.
Umarım sana beni hatırlatır,boynunda izi kalan o yabancıların bıraktığı her öpüş.Sana bir ihanet borcum var şimdi. Sen onu alacaklarımdan düş.
Solundan geri döndüm katilim! Ve iyiyim.Gürültülerine sessizliğimi bırakarak yeni aşklara yelken açıyorum. Her yeni başlangıç biraz daha kolay, biraz daha eksiktir bir öncekinden, biliyorum. Sensiz yaşayabildiğime inciniyorum... Bir de...
Aşka...
Sevmeye...
Yenilmeye...
Müsaitim, gelme!
Ben kendimi aşk için sildim, sen beni başkası için...
Daha önce hiç bu kadar özensiz sevilmemiştim.Aslına bakarsan çok da üzülmedim. Gidişin yüzünden aşka küsecek de değilim. Hatta ona inanmaya devam edeceğim. Aşka hep inanırız; çünkü o, dünyanın en gerçek yalanıdır. Aşk, ilk kez kazanılan bir son gibidir bazen. Bazen de son kez kaybedilen bir ilk. Aşkın çaresi yoktur derler; kim çare arıyor ki zaten? İnanma böyle şeylere katilim. Çaresiz aşk yoktur; çareleri reddeden aşıklar vardır. Bu sana bir şey hatırlattı mı? Şimdi eski bir arabesk şarkı var dilimde."Seninle aşkımız eski bir roman/yandı sayfaların/külüdür kalan" Gerçekten de bir roman gibi başlamıştı seninle aşkımız. Satırları aşarız diye düşünürken, devrik cümleler altında kaldık, ezildik.Sonra hayat denen silgi geçti üstümüzden. Ne izimiz kaldı geride, ne de anlatabilecek bir hikayemiz.Şimdi başka romanların sayfalarında başka hikayelere mezeyiz. Aşk büyük harfle başlıyor, sonra küçük harflerle devam ediyor ve sonunda minicik bir nokta, tüm cümleyi bitiriyor. İşte böyle katilim! Aşk başlıyor; öncesini sorgulatmıyor, aşk bitiyor; seni öncesine mahkum ediyor...
Öyle çok şey öğrendim ki senden sonra. Mesela, bir insan bir insana bir "hiç" gibi sarılabiliyormuş. Ve bir insan bir insanı içinden terk edebiliyormuş. Bana kimse bu kadar "hiç" ten sarılmamıştı ve kimse bu kadar içten ayrılmamıştı. Öyle zor geçti ki ilk günler, ayakta durmaya çalışmaktan, yaşamayı unutuyor insan. Nerede dursam yoktun, nereye gitsem ardımdan geliyordun. Sonra kendinde arıyor insan terk edilmenin hatasını. Yokluğun seni haklı, beni suçlu gösteriyor. Oysa varlığına duyduğum sevgiden daha şiddetliydi yokluğuna duyduğum nefret! "Kalbim! Hak ettin bu kırgınlığı, bu yorgunluğu" dedim ve sustum. Uzaklara gittim; bir aşk hikayesini gömüp sırt çantama... Susarak büyüttüm bendeki varlığını...Anlatarak tüketemem.
Umarım sana beni hatırlatır,boynunda izi kalan o yabancıların bıraktığı her öpüş.Sana bir ihanet borcum var şimdi. Sen onu alacaklarımdan düş.
Solundan geri döndüm katilim! Ve iyiyim.Gürültülerine sessizliğimi bırakarak yeni aşklara yelken açıyorum. Her yeni başlangıç biraz daha kolay, biraz daha eksiktir bir öncekinden, biliyorum. Sensiz yaşayabildiğime inciniyorum... Bir de...
Aşka...
Sevmeye...
Yenilmeye...
Müsaitim, gelme!