İkili ilişkilerde, Rahatsız Eden Davranışlar

[Eylül]

Yapılan bir araştırmaya, göre küçük ve önemsiz şeyler zaman içinde bomba vazifesi yapıyor. İkili ilişkilerde, erkek ve kadınlara sizi en çok ne rahatsız eder diye sormuşlar.
Kadınların, erkeklerden rahatsız oldukları.
Havlu ve çorapları yerden toplamaktan bıktıklarını.
Sık sarhoşluk, nedeni olmadan sarhoş olma.

Biten tuvalet kâğıdının, yerine yenisini koymamasını.
Konuşurken dinlenmemesi, gazete okumaya devam etmesi.
Geğirmesi, burnunu karıştırması ve gaz çıkarması.

Erkeklerin, kadınlardan:Yolculuğa çıktıklarında, taşınıyormuş gibi çok sayıda bavul almaları.Topluluk içinde, aşırı sevgi sözcükleri kullanmaları.Kadının aşırı sahiplenmesiAlışveriş olayını abartması.Saç maşası ve bigudilerine en kıymetli eşyası olarak sayması..​

 

[Eylül]

Kadınların hayali evlenip, çocuk sahibi olmak, , düzenli ve mutlu bir hayat kurmak.Çalışan kadın içinse bu hayali, gerçekleştirmesi ona çok pahalıya mal oluyor.
Avrupa genelinde yapılan bir araştırmada, çalışan kadının, evlilik ömrünü kısalttığını ortaya cıkardı.

On binden fazla insanla yapılan araştırma sonucunda, evlilik çalışan kadının ömrünün 1,4 yıl kısaltıyor, erkeğin ömrünü ise1,7 yıl uzattığı ortaya çıktı.
Araştırmacılara göre, kadının ömrünün kısa olmsanın iki rolü birden üstlenmesinden kaynaklandığını belirttiler. Düzenli cinsel hayatın kadını yıprattığı, erkeğe ise faydası olduğu gözlemlerinin içinde bulunan bulgular.

 

[Eylül]

İlişkilerde en büyük sorundur kıskançlık. Hiç yoktan yere kavgalara neden olan kıskançlığı nasıl yeneriz? Bu yazımızda bu konuya değineceğiz. Uzmanlara göre, deliliğin yakın akrabası diye tanımlanır. Bazı görüşlere göre ise, vücudun, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak için yapmış olduğu bir refleks.

İsmi ne olursa olsun, aşkta kıskançlık şizofrenik olur, temel gerçeklere dayanmaya bilir. Sevdiğimizi tamamen kaybettiğimizi zannederiz, neyse ki muhakeme yeteneğimiz, yardıma gelir. İçimizdeki canavarı nasıl kontrol altına alabiliriz? Pozitif düşünmeye çalışmalıyız, mantıklı olmaya kendinizi davet edip, en son birlikte yaşadığınız güzel bir günü düşünebilirsiniz. Bir arkadaşınızla sorununuzu paylaşıp, 3. göz ile bakmaya çalışın. Böylelikle, tarafsız bakış açısı yakalarsınız. Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmayın. Tepki vermeniz gerektiği yerde, tepkinizi verin bu sizin dolup dolup patlamanızdan iyidir.

Eğer ilişkinizin gerçekten bittiğini düşünüyorsanız, üstelemenin artık bir anlamı olmadığını bilin ve ona göre davranın. Tabii bundan eminseniz, kendi kendinize gelin güvey olmayın. Sevgilinizin beklide olan bitenden haberi bile yoktur. Kendi hayatınız olmalı, sosyal insanlar bu tip durumlarla fazla yüz yüze gelmez. Sevgilinizle beraberken, sosyal hayatınız biraz azalmıştır, hobiler edininiz.

 

[Eylül]

Evlilik sürekli ilği ister, eşler her zaman birbirine açık olmalıdır. Şunu unutmamalıyızki kimse kimsenin aklından geceni okuyamaz. Eğer, tutarlı bir şekilde karşısındakinin beklentilrine duyarlı bir şekilde yaklaşırsa işte o zaman aşk ve sevgi beslenir.
Can Dündar’ın evliliğe ait yazısı, evliliğin nasıl olması gerektiğini ve uzun yıllar bıkmadan ve kopmadan nasıl güzel bir şekilde gidebileceğini anlatmış. Bu şiirsel yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Bakın nasıl anlatmış evliliği..
Evlilik inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim
için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni
zamanda da…
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan
geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan…

Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması eğitim seviyesinin erkeğin
lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi…
Olmazyürümez diyor toplum…
Erkek yaşça büyük olmalı ki kadına “höt” dediğinde oturmalı kadın…
Ya da yumuşatıyorlar;
Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış
yaşı…
Eğitimde de böyle..
Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuşevde kalmakmış layıkı ….
EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK; ne “höt” dememe gerek kaldı 17 senede
ne de
benden önce çöktü…
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti
-”Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı “esprilerine muhatap dahi
oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi; ben bi taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı ne ben ona ezik baktım…
Kulağa gelen müzik tekse de onu oluşturan notalar farklıdır der
Halil Cibran…
Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinlediben dinlerken o konuştu 17 sene. O
öfkeliyken ben ben öfkeliyken o “haklısın bitanem…”dedik Öfke bitip fırtına durulduğunda

“ama bi de böyle düşün” de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi aynı amaç için savaşan
neferlerdik bu hayatta…
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı ortak cüzdanımızdan gerektiği
kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon kim bu saatte arayan karşı
cins diye sorgulamadık da ama…
Sevginin en büyük dostuydu bizim için “güven”… Ve güvenin ardına saklanmış
bir “saygı” vardı daima…
Ne kavgalar ne badireler atlattık 17 senede…
Eee ülkeler neler gördü biz çekirdek aile mi sütliman
yaşayacaktık…
Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize ben ilk kez odamın
dışında yattım bi gece misafir odasında…
Gece yarısı kapı açıldı eşim;
-Ne yapıyorsun burda?” diye sordu kapının eşiğinden “uyuyorum”
dedim buz
gibi
bi sesle…
Gitti gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla… “kay yana”
dedi
daracık yatakta. “ne yapıyorsun?”dediğimde “benim yerim senin
yanın sen
gelmezsen ben gelirim” dedi…
Anladım ki o gece en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek…
Ve bence doğrusu da bu…Özen gösterdik o günden sonra evin her
yerinde
kavga ettik yatak odamız hariç..
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi asla kin tutmadık
birbirimize…
Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci
çift olacaktık o listede…
Ama oyunun kurallarını biz koyduk… Nede olsa bizim
oyunumuzdu oynanan…
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence…
Topluma kulaklarını tıkayarak hem de… Ne benim ne de
bizim sözlerimizle…
Sadece gönlünüzden geçtiğince …Dediği gibi Ataol Behramoğlu’nun
;
“…Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mi büyük yaşayacaksın ırmaklara göğe bütün
Evrene karışırcasına.Çünkü ömür dediğimiz şey
hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat sunulmuş bir armağandır
insana…
CAN DÜNDAR

 

[Şehrazat]

Ön sevişmeyi atlamayın

Bir tabu olarak cinsellik yavaş yavaş toplumda aşılmaya başlansa da insanlar hala bu konuda konuşmaktan çekiniyor. Female First isimli internet sitesi yatak odasında ve özellikle ön sevişmede yapılması ve yapılmaması gerekenleri derledi. İşte öneriler:

YAPIN: BU CİNSEL HAYATINIZIN MUTLAKA BİR PARÇASI OLSUN

Eğer daha önce ön sevişmeyi ihmal ettiyseniz gerçekten çok şey kaçırmışsınız demektir. Seksten önce ön sevişme sadece harika hissettirmez aynı zamanda iki kişiyi de birbirine yakınlaştırır.
Bu seksin en önemli kısımlarından biridir. Özellikle de kadın için. Ön sevişme, kadını sekse hazırlar ve hem seksin kadın için acısız hem de zevkli olmasını sağlar. Bu özellikle ilk ilişkide ayrı bir önem taşır.

YAPIN: ÖPÜŞÜN VE DOKUNUN

Eğer ön sevişme diyince aklınıza oral seks geliyorsa çok yanılıyorsunuz çünkü ufak, baştan çıkarıcı dokunuşlar ve öpüşmek cinsel ilişkide asla atlanmaması gereken bir şeydir.

YAPMAYIN: ACELE ETMEYİN

Ön sevişmeyi bir hazırlık gibi düşünmeyin. Ön sevişme başlı başına keyif alınacak bir olaydır. Ön sevişmeye ne kadar çok vakit harcarsanız, o kadar iyi bir cinsel hayatınız olur.

YAPIN: HEYECANLI HALE GETİRİN

Ön sevişme her zaman aynı rutinde olmamalı. Birbirinize erotik masaj yapabilir böylece heyecanlandırabilirsiniz.

YAPMAYIN: ÖLÇÜYÜ KAÇIRMAYIN

Birbirinizin vücudundan bir şeyler yemek sandığınız gibi eğlenceli çıkmayabilir. Sevişirken yemek fikrini unutun.